Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Emperyal Amnezi
Gelişmekte olan ülkelerin çoğu, yanlış giden her şey için sömürgeciliği suçlamayı neyse ki bıraktı. Uluslararası anlamda sömürgecilik artık mazide kalmış bir hadise olarak görülüyor, zira sömürgecilikten kurtulma yolları eskisi kadar tartışılmadığı gibi sömürgecilik de eskisi kadar kargaşaya sebep olmuyor. (Tabii, var olması veya yitip gitmesinin büyük savaşlara yol açacağı imparatorluklar da kalmadı.) Fakat büyük imparatorlukların tebaaları arasında amnezinin bu kadar hızla yayılması ilginç. İngiltere'de 1997'de yapılan bir ankete göre katılımcıların yüzde 65'i Robert Clive ya da James Wolfe'un hangi ülkede görev yaptığını, yüzde 77'si Cecil Rhodes'u, yüzde 79'u Rudyard Kipling'in herhangi bir şiirini ve yüzde 47'si Avusturalya'nın hala sömürge olduğunu bilmiyorlar. Yüzde 50'den fazlası ise Amerika Birleşik Devletleri'nin bir zamanlar İngiltere'ye bağlı olduğundan habersizler. Dünya siyasetini takip edenler, sömürgeciliği tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş gibi göstermenin doğru olmadığını bilirler. Gayet merak uyandırıcı bir biçimde hala günümüz dünyasının sorunları ile ilgili olduğu görülmektedir. İngiliz İmparatorluğu ve diğer Avrupalı sömürgeciler 'iktisadi, fiziki ve kültürel güç açısından emsalsiz bir küresel hiyerarşi' oluşturmuşlardır.· Halen bu denli güçlü olmalarının da sebebi budur. Bir analist şöyle demektedir: ''.Avrupa emperyalizminin hatırası Kazablanka'dan Cakarra'ya kadar her yerde canlı bir siyasi güç olarak varlığını devam ettirmektedir. İster İran ile nükleer silah konusunda görüşme yapın, ister Çin yuanının geleceğini tartışın, bu gerçeği göz ardı ederseniz başarısız olursunuz." Niall Ferguson da bunu yapmaktadır. Önceki bölümde gördüğümüz gibi İmparatorluk ülküsünü dünya için iyi bir şey olarak nitelemekte ve özellikle mal, sermaye ve emeğin serbest dolaşımını, Batılı hukuk ve yönetim normlarının uygulanmasını öne çıkarmaktadır. Ferguson' a göre İngiliz idaresi olmaksızın günümüzün birçok ekonomisinin liberal kapitalizmi uygulaması mümkün olmazdı. Bu iddianın savunulur bir tarafı olduğunu kabul etsek bile Ferguson'un dediği gibi ortada iyi bir şey yoktur. Hayranı olduğu İngiliz İmparatorluğu dünyasının günümüz dünyasında devam etmesi, aslında birçok sömürgeleştirilmiş ekonominin eski sömürgeci devletlere muhtaç olması demektir. Bu durum sömürgecileri iyi yapmaz. İmparatorluk artık yok ama arkasında bıraktığı taklitçi seçkin sınıf onu yaşatıyor. Naipaul'un tabiriyle sömürgeci gücün olmalarına izin vermediğini olabilmek için var gücüyle didinen bu sınıf, aslında kendilerini ve halklarını şirketlerin tahakkümüne teslim ediyorlar. Doğu Hindistan Kumpanyası çöktü, fakat küreselleşme sayesinde eski sömürgeci devletlerdeki modern halefleri kapitalizmin mütehakkim güçleri olarak varlıklarını sürdürüyorlar. İktisaden kendi kendine yeterli olması sayesinde Hindistan, bir dereceye kadar istisna sayılabilir. Fakat Pankaj Mishra'ya göre Hindistan'ın somut örnek teşkil ettiği liberal ve kapitalist bir 'Asya yükselişi' aslında "Doğu'nun intikamını muğlak ve karanlık bir noktaya sürükleyen Batı modernliğinin elde ettiği evrensel zaferin acı bir sonucudur." Mishra ve diğer solcu düşünürler nezdinde Asya'nın maneviyatı kaybetmiş, Batı'nın maddiyatı kazanmıştır. Artık Hindistan'ın şeytanları da Prada giymektedir. Sol tandanslı İngiliz bir gazeteci olan Richard Gott kendi ülkesinin emperyalizmini sert sözlerle eleştirmektedir: "Kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda İngiliz İmparatorluğu'nun esasında Hitlervari olduğu görülür. Askeri fetihler, diktatörlükler, katliamlar, soykırımlar, olağanüstü hal kanunları, özel yetkili mahkemeler, kölelik, zorla çalıştırma, coplama kampları ve denizaşırı ülkelere tehcir... " Söyledikleri doğru, ancak daha detaylı bir değerlendirme gerekiyor. İngiliz sömürge idaresinin tarihini incelemek demek aynı zamanda toplumları parçalayıp dönüştüren, insanları değiştirip, sürgüne gönderip, yok edip adeta baştan yaratan etkilerini; her fırsatta kar elde etmeye çalışan İngiliz kapitalistlerin ticaret ve evlilik ilişkilerini; eski engellerin kaldırılıp yenilerinin konulması ve milyonlarca insanın göç ettirilmesi sonucu insanların birbirine karışmasını; dil ve kültürün melezleşmesini; aile, kast, din, ülke ve İmparatorluğa olan sadakatlerin mücadelesini; ve sömürgeciliğin temelini oluşturan paranın cazibesini de incelemek demektir. Elbette, bu kitap tüm bunları incelemek için yetersizdir. Ferguson'un kitabının nahoş bir amacı vardı: İngiliz İmparatorluğu tarihini Amerikan emperyalizmine hazırlık yapmak üzere kullanmak. Amerika'nın Orta Doğu'yu yeniden şekillendirmek hevesine kapıldığı 2003 senesinde Ferguson, "İngiltere'nin küresel gücünün varisi Doğu'daki şeytani imparatorluklar değil her ne kadar gönülsüz olsa da İngiltere'nin en başarılı eski sömürgesi olan Amerika'dır," demişti. Ferguson İngiltere'nin sömürgeci geçmişinde Amerika'nın sömürgeci geleceğini görüyordu. Nasıl Pax Britannica'nın dünyaya barış ve huzur getirdiği iddiasından yola çıkarak İngiliz İmparatorluğu'nu aklıyorsa şimdi de bir Pax Americana'nın 21. asır dünyasına yeniden hayat verebileceğini iddia ediyordu. Böyle hezeyanlarla tarih yapılmaz. Nitekim, imparatorluk kitabı yayımlandıktan sonra Irak'taki kaos, anarşi ve katliamlar Ferguson'un iddialarının ne denli içi boş olduğunu göstermiş oldu. Aslında böylece Ferguson, imparatorluklara maddi, ahlaki ve zihni açılardan faydasını gördüklerine inandıkları sömürgecilik projesinin ruhunu yakalamış oluyor. Emperyalizm sayesinde Avrupa'daki insan kavramı uluslararası hale gelmiş, beyaz adamı ideal Aydınlanmanın ilahı yapmış, bütün bunları da hukuki ve askeri güç ile elde etmişti. İmparatorluk tarihçileri tebaalarının 'tarihlerini' taraflı bir şekilde kaleme alırken kendi emellerini temize çıkarmanın peşindeydiler. Ferguson da kendi ülkesini ve onun çıkarlarını önceleyerek bu sömürgeci geleneği devam ettiriyor. Ferguson'un çalışmalarını, dünya üzerindeki yüz milyonlarca insanın İmparatorluk tecrübesinin tabiatına ve sonuçlarına ilişkin kati bir tanımlamadan ziyade 21. yüzyılın başında hayattan elini eteğini çeken imparatorluğun kibrinde boğulması olarak görmek gerekir.
··
254 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.