Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Martın Eden
Hepimizin hayalleri vardır. İçinde bulunduğumuz şartlar ve imkanlar dahilinde küçük, büyük hayaller. Hayallerimize ulaşmak için gerçekten çabalıyor muyuz ? Martın büyük hayalleri olan, ekmeğini denizden kazanan biraz eğitimsiz, kaba, hödük, konuşmasını bilmeyen biraz da Kuzey Tekinoğlu' nun yabancı versiyon gibi bir adam diyebiliriz. Her şey Ruth' u görmesiyle başlayacak olan Martın' in yeni hayatına bir göz atalım... Sıradan hayatında günün birinde akşam yemeğinde hayatını değiştirecek olan kadın la tanışmasıyla başlar. Bu kadın Martın' den üç yaş da büyük bir kadındır. Oldukça eğitimli zengin bir ailenin kızı olan Ruth da, Martın' ı fark etmiştir. Ama Martın için bu aşk imkansızdır. (-Ruth' a rastlayana kadar ne olduğunu anlayamadan boşu boşuna arayıp durduğu bir şey istemişti hep. Şimdiyse bu huzursuzluğu çok daha kesinleşmiş ve acı vermeye başlamıştı, ama artık ne istediğini açık ve net olarak biliyordu: Güzelliğe, aydın bir bilince ve aşka sahip olmak istiyordu.- s78) Martın zaman geçtikçe kendini geliştirmeye, araştırmaya, öğrenmeye, ona layık biri olmak için kendini değiştirmeye başlar. Yazılar yazar, kitaplar okur bu sırada da parası azaldıkça gemilere gidip para kazanıp tekrar yazmaya devam eder. Bu süreçte Ruth ile görüşmeye devam eder fakat Ruth'un ailesi Martın' ı kabul etmez. Martın'ın durumu, eğitimi, konuşma tarzı, üslubu bile ailesi için çok eksi yöndedir. Bu hikaye tanıdık gelmiş olabilir. TR dizilerinden bu hikayeye aşinayız hepimiz. Martin yazar olmak için yazdığı yazılarla para kazanmak ister fakat bu hiç de kolay olmayacaktır. Yazarlık dışında Martın' in aşkı da büyümektedir. ''Bir kadının yüzüne bakıp sarhoş olacağımı hiç sanmazdım'' Bu aşk bir gün bitecek Martın ünlü ve zengin bir yazar olacak ama yalnızlığından kurtulamayacaktı. Aşkı için her şeyi yapmış, adeta yeniden doğmuş olan Martın paralar kazanmış, ünlü bir yazar olmuş, hayal ettiği her şeyi başarmış sadece bir şey hariç, biri hariç... Kendini hayata başladığı yere, denize attığı bir akşam vakti kimsenin farkına varmadan geminin arkasından soğuk derin sulara bırakacak olan Martın, son nefesini verirken bir hareketle çırpındı. Evet, yaşama arzusu vardı; vardı ama son bir gayretle kendini yok edip varoluşunu sonlandıracak kadar güçlü bir iradesi de vardı. Bu acı ölüm değildi, sersemlemiş bilincinde bocalayarak dolaşan düşünceydi. Ölüm acı vermezdi. Hayattı, hayatın Martin' e vurduğu son darbeydi. Dipte bir yerlerde karanlığın içine düştü. Bu kadarını fark edebildi. Karanlığın içindeydi artık. Bunu fark ettiği anda da farkındalığı sona erdi. Ölü adam hiç bir zaman dirilmez... Bazı kitaplar vardır, okuduktan sonra hayatınızda gerçekten bir boşluk bırakır. Martın Eden onlardan biridir. Aslında bizim de aramızda nice Martin Eden ler var. Bir şeye ait olmak, birine ait olmak ne kadar güzel bir histir ama her zaman mümkün değildir... *Kitaptaki bazı altı çizimlerim; * -Bir canlı sonsuza dek ömür süremez. -Ölü adam hiçbir zaman dirilmez. -Bir sürü kitap okudu ama içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü. -Sevilmek... o anlamda sevilmek, ne güzel bir şey. -Ne söylediğinizi, biraz da nasıl söylediğiniz belirler. - O kızın sert bakan gözlerini gördünüz. +Kendi başının çaresine bakmış bir kızın gözleri yumuşak olmaz. -Ne yaptın da âşık ettin beni kendine. +Bilmem, sadece “sevdim” seni. -Aşk, aklın üzerindeydi. -Fethetmek, yanı başında oturan zambak solgunu bu kızı elde etmek. -Hayalini kurduğu şey onun ruhuna sahip olmaktı, her türlü kabalıktan azade, zihninde belirli bir biçime sokamadığı özgür bir ruh yoldaşlığıydı. Bunu düşünmemişti. Böyle bir şey daha önce hiç aklına gelmemişti. Mantığı, duyguları tarafından gasp edilen genç, daha önce tanımadığı güçlü heyecanlarla sarsılıp titriyor, hislerin yücelerek manevi bir hale bürünüp hayatın zirvesinin ötesine taşındığı bir duyarlılık denizinde, hazlar içinde sürükleniyordu. -Bir kadının yüzüne bakıp sarhoş olacağımı hiç sanmazdım. -Ruth' a rastlayana kadar ne olduğunu anlayamadan boşu boşuna arayıp durduğu bir şey istemişti hep. Şimdiyse bu huzursuzluğu çok daha kesinleşmiş ve acı vermeye başlamıştı, ama artık ne istediğini açık ve net olarak biliyordu: Güzelliğe, aydın bir bilince ve aşka sahip olmak istiyordu. -Oysa bana göre bu kadar pratik bir bakış açısıyla güzelliği görmez, tam tersine, kelebekler yakalayıp güzelim kanatlarını elleriyle ovuşturan oğlanlar gibi yok edersiniz. -Hayatta her şey kötüye gidebilir, aşk hariç. Yeter ki bitkin düşen, bocalayıp tökezleyen zayıf iradeli biri olmasın, aşk hiç bir zaman yolunu şaşırmaz...
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,6bin okunma
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.