Kitaptaki kambur metaforu fiziksel olarak bir kamburluk muydu yoksa hepimizin bir nebzede olsa içinde bulunan duygularına, hayatına yük olan anlamsızlığın içerisinde anlam bulma veya içimizden söküp atamadığımız varoluş nefreti miydi?
Şule Gürbüz bu kadar kısa bir metinle nasıl böyle vurucu etki bırakabildi anlam veremedim. Cümleler ustaca seçilmiş, duygular bilinç altına işlercesine okuyucuya geçirilmişti. Gazetede yaşlı birinin ölüm haberini okuyan Kambur’un cenazeye gitme isteği ile başlayan kitap karakterin iç dünyasını sorgulamasıyla devam ediyor. Yaşam anlamsız, hisler kayıp, düşler yok dünyasında. Aslında bir noktada hepimiz bu kambura sahip değil miyiz diye sorgulatıyor yazar kitabı okudukça.. Çok beğendim çok ustaca yazılmış bir metindi. Şule Gürbüz daha çok okuyacağım gibi görünüyor
#alıntı
“Çünkü insan kendisi için yaşamıyor; yığınlar için yaşadığını sanan hiç yaşamıyor.”