Jack London okumayı çok seviyorum. Ne zaman bir kitabını elime alsam bir süre sonra kitabın beni hikayenin içine çektiğini fark ediyorum. O kadar sürükleyici ve o kadar güzeldi ki! Sürekli ana karakterlerin ayakları altında dolaşan, azar işiten, fırtınada sallanan, üşüyen, ürken, zorluk çeken üçüncü bir mürettebat üyesiydim sanki. Kitabın arka kapağını okuyan herkes Jack London’un gemi yaşantısı tecrübesi olduğunu, bunu da bizlere ustalıkla yansıttığını anlayabilir. Martin Eden eserini okumuş her okur yine bu denizcilik izlerini görmüştür. Her ne kadar benim gemilerle alakalı pek bir bilgim olmasa da bu yolculuktan epey şey öğrendiğim söylenebilir. Peki biz bu gemiye nasıl geldik? Bugüne dek tabiri caizse baba parasıyla gelmiş, eylemlerinin, hayatının sorumluluğunu almamış ekmek elden su gölden yaşamış, okumayı ve kendini geliştirmeyi seven Humprey Van Weyden, Martinez adlı gemiyle çıktığı yolculukta başka bir gemiye çarpma sonucu ölümün eşiğine gelir. Hayalet adlı geminin kaptanı Wolf Larsen ise Van Weyden’i kurtarır ve gemisine alır. Van Weyden burada hiç alışık olmadığı bir hayat tarzıyla karşı karşıya kalır, ve hayatta kalmak için kaptana boyun eğmek zorundadır. Tıpkı her biri bir gün eve dönme arzusu ve umuduyla dişini tırnağına katarak, maalesef ki artık kendileri bile olmaktan çıkarak, emirlere sorgusuz itaat eden diğerleri gibi. Aksi durumda başlarına gelebilecekler tahmin edilebilir çünkü Kaptan Larsen, yeri geldiğinde canavar diye nitelendirilebilecek kadar acımasız, gözü dönmüş, insani değerleri, ahlaki yargıları düşünmeyen, önemsemeyen biri. Jack London’un evrimci görüşünün yansımalarını kaptan Larsen’de görebiliyoruz. İdealist görüşün tam karşısında, bu kadar negatif özelliğe sahipken doğal olarak zayıf olan elenir güçlü olan hayatta kalır, hayatta kalmak için de her yol mübahtır düşüncesiyle hareket ettiğini söylemek de mümkün. Günler gelip geçtikçe -özellikle böyle zorlu koşullar altında- insanın duygu düşüncelerinde farklılıkların olması da sanırım kaçınılmaz. Fiziksel ruhsal bu kadar zorlayan durumlarda artık hayatta da kalma amacıyla benimsenen değerler bir miktar tahribat görebiliyor. Derken hikayemize bir de kadın karakterin dahil olmasıyla aşktan da nasibimizi alıyoruz. Okuduğumuz metin salt macera romanı tabii ki değil, ya da benim yazdığım kadar basit. Kendi yaşam felsefeniz üzerinden sorgulayacağınız şeylerin oluşuyla, karakterlerin özellikleriyle, olay akışıyla, anlatım şekliyle her şeyiyle çok beğenip keyifle okuduğum bir kitap oldu.

Deniz KurduJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 20145,9bin okunma

·

1 artı 1'leme

·

77 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ecem Akgül