Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

KAFKASYA'DA BİR DÖNEMEÇ: ÇEÇENYA
Arapların "Mavera-i Kafkasya", Avrupalıların" Trans Kafkasya" ve Rusların "Zakafkasya" olarak bahsettikleri Kafkasya, Büyük Kafkas Sıradağlarının güneyinde yer alan tarihi bir bölgedir. Siyasi ve coğrafi bakımdan genel olarak "Sirkafkasiyen" ve "Transkafkasya" diye iki bölgeye ayrıları Kafkasya'nın doğu kısmı Asya, batı kısmı ise Avrupa kıtaları içinde bulunmaktadır Biz ise, Çeçenya'yı incelemek için önce içinde bulunduğu Kuzey Kafkasya'yı inceleyeceğiz. Coğrafi konumu itibariyle her yönden göçlere maruz kalan bu bölge içinde barındırdığı kırktan fazla halk nedeniyle "Milletler Evi" olarak adlandırılır. Bölgeye gelen halklar, ayrı ayrı yerlere yerleşmişler, birbirlerine karışmadan izole edilmiş bir şekilde yaşamışlardır. Bu yüzden, aralarındaki sorunları barışçı yollarla çözememişler, ilişkileri "savaşlar tarihi" olarak süregelmiştir. Bugün de bu halklar arası çatışmalar tekrar gündeme gelerek kısmen Rusya, kısmen Gürcistan için sorunlar yaratmaktadır. Tarihçe Bölgedeki egemenlik, çeşitli uluslararası mücadeleleri sonucu sürekli el değiştirdi. Milattan önce, yüzyıllarca Perslerin işgali altında kalan bölge, M.Ö. IV yüzyılda Alexander'ı İran Seferi ile Pers Roma mücadelelerine sahne oldu. Bundan sonraki mücadele, İran'ın "Şiiliği" yayma çabaları ve Osmanlı Devleti'nin Safevilere karşı açtığı savaşlar dolayısıyla İran ve Osmanlı Devleti'nin Kafkasya'da karşı karşıya gelmeleri sonucu ortaya çıktı. Aynı sırada, Rusya da İran ve Osmanlı Devleti ile ticaret yapmak, hammadde kaynaklarını ele geçirmek amaçları ve Kafkasya'nın stratejik önemi nedeniyle bölgeyle ilgilenmeye başladı. Uzun yıllar boyunca bölgedeki egemenliği paylaşan Rusya, Osmanlı Devleti ve İran arasındaki mücadele, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Rusya'nın lehine çevrildi. Bu antlaşma ile kuzey Osetya; Rusya'ya bağlandı. Bugün, Kafkasya'daki en önemli sorunlardan birini İnguşetya ve Kuzey Osetya'nın çakışan hak iddiaları oluşturmaktadır. 1785 Yılında Çeçen topraklarını ele geçirmek için harekete geçen Ruslara karşı Çeçenler altı yıl devam edecek bir mücadeleye başladılar. Osmanlı Devleti tarafından da desteklenmesine rağmen bu mücadele başarı sağlayamadı. Bu arada, 1810 yılında İnguşlar, Rus egemenliğini kabul ettiler. Çeçenler ise Dağıstanlı Gazi Muhammed'in liderliğinde, 1830'da bir savaşa daha giriştiler. Bu hareketi Gazi Muhammed'den sonra Hamzat (1832-1834) ve Şeyh Şamil (1834-1859) sürdürdü. Ancak, 1859'da Şeyh Şamil'in Ruslara teslim olmasıyla mücadele sona erdi. Rusya, 1817-1864 yılları arasında sürdürdüğü "Kafkasya Savaşı " sonucu tüm yerel halkların direnişini bastırmış oldu. Savaş sonunda bu halklardan pek çok insan, ülke dışına göç etti. Yaklaşık 5000 Çeçen ailesi de bu göçe dahil olarak Osmanlı topraklarına geldi. Bu Çeçenler, günümüzde de Türkiye'de yaşamaya devam etmektedirler. 1917'de Bolşevik ihtilali nedeniyle Rusya'dan çıkan iç karışıklıkları bağımsızlıkları için bir fırsat kabul eden yerel halklar, çeşitli girişmelerde bulundular. Kafkasya'nın üç önemli unsuru olan Azerbaycan Türkleri, Gürcüler ve Ermeniler 10 Şubat 1918'de çok kısa bir müddet sonra kendini "Mavera-i Kafkas Cumhuriyeti" olarak ilan edecek Seym'i tesis ederlerken, Kafkasya'nın kuzeyinde yaşayan ve Dağıstan'daki Türk ve Müslüman unsurları da 11 Mayıs 1918'de "Dağıstan ve Kuzey Kafkasya" genel adı altında bir devlet kurma yoluna gittiler. Ancak, bu girişimler gerek Rusya'nın iç karışıklıkları, gerek dış güçlerle süren siyasi çatışmalar nedeniyle çok kısa süreli oldu. 1930'larda, iç savaş döneminde Bolşevikleri desteklemiş olmaları nedeniyle, komünist iktidar Kafkasya'daki halkların günlük hayatlarına aşırı bir şekilde müdahale etmeye başladı. Hem dini müdahale, hem de kolektivizasyon yerel halktan büyük tepki gördü. Ayaklanmalar sonucu 1924'te kurulan İnguş Özerk Bölgesi, 5 Aralık 1936'da Çeçen Özerk Bölgesi ile birleşerek Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Cumhuriyetini oluşturdu. İkinci Dünya Savaşı sırasında Çeçen ve İnguşlar'ın güvenilir olmadıkları ilan edildi ve Kızıl Ordu'da görev yapan Çeçen ve İnguşlar, Kızıl Ordu'dan ihraç edildi. 23 Şubat 1944'te Stalin'in emriyle Çeçen ve İnguşlar, bağımsızlık uğruna Almanlarla işbirliği yaptıkları suçlamasıyla Orta Asya'da Kazakistan ve Sibirya'ya sürgün edildiler. Bu sürgünle birlikte Çeçenya-İnguşya parçalandı. 1956'da hakları iade edilen bu halklar geri döndülerse de İnguşlar'ın bazı toprakları Kuzey Osetya'da , Çeçenler'in bazı toprakları da Stavropol bölgesinde kalmış oldu. Bu geri dönüş, baskılar ve katliamlar zinciri doğurdu, çünkü sürgün zamanında burada yaşayan bütün halklar, Çeçen ve İnguşlar'ı mal varlıklarını ve evlerini yağmalamıştı. 1957'de Çeçen- İnguş Özerk Cumhuriyeti , yeniden kuruldu. Bu birliktelik, geçtiğimiz yıla kadar sürdü. Çeçenler, günümüzde iki milyon civarında bir nüfus gücü ile Kuzey Kafkasya halkları arasında var olma şansı en yüksek olan Kafkas halkı olarak yanında diğer Çerkes halklarının da güvencesi durumundadırlar. Bölgedeki Çatışmalar Bugün, Kuzey Kafkasya'da 21 tane ciddi toprak sorunu veya etnik problem yaşanmaktadır. Bu çatışmalarda halkların çoğu 1991'de Rusya Parlamentosunun kabul ettiği "Baskı Gören Halkların Haklarını İade Kanunu"na dayanarak hareket etmektedir. Bu kanunun çıkmasından hemen sonra hareketlenen halkı bastırmak üzere Boris Yeltsin , yardımcısı Alexander Rutskoy'un baskısıyla Çeçenya-İnguşetya'da olağanüstü hal ilan etti. Ancak, Devlet Başkanı Dudayev geri adım atmayınca bu durum kaldırıldı. İnguşetya yaptığı referandumla Çeçenya'dan ayrıldı. Sonuçta Yeltsin'in itibarı sarsıldı ve özellikle yardımcısı Rustkoy, çok büyük eleştireler aldı. Olağanüstü halin kaldırılmasıyla birlikte Kuzey Osetya'da gerginlikler başladı. Kuzey Osetya, Rusya Federasyonu'nun özerk bir cumhuriyetidir. İnguşlar ve Kuzey Osetyalılar arasındaki anlaşmazlık nedenini 16.000 km2 büyüklüğündeki Prigordnoi Bölgesi oluşturmaktadır. Bölgedeki 70.000'lik nüfusun % 82'si Osetyalı, % 2'si Rus %16'sı İnguş'tur. İnguşlar, 1957'de sürgünden döndüklerinde Osetya'nın eline geçmiş olan bu bölge üzerinde hak iddia etmektedirler. Bu yüzden Kuzey Osetyalıların Güney Osetya'ya bu durumda gidecekleri yer olmadığı için kıpırdayamıyorlar. Temelinde 1957'de sürgünden dönen İnguşlar'a ait torakların bir bölümünün K. Osetya'da kalması yatan çatışmalara şu günlerde ara verilmiş olmakla birlikte, bu çatışmalar daha biteceğe benzemiyor ; çünkü Rusya'nın nüfuzu altına koyma önerisini Osetyalılar kabul etmeyeceklerdir ve İnguşlar da uğradıkları toprak kaybı üzerindeki iddialarından vazgeçmeyeceklerdir. Diğer bir çatışma, Ruslar ile Çeçenler arasında devam etmektedir. Bunun nedeni bir grup Çeçen'in Rusya'nın Stavropol bölgesine göç etmiş olması ve Rusya'nın burayı Çeçenya'ya kaptırmaktan korkmasıdır. Son olarak, Rus askerlerinin Inguşya'ya girmeleri üzerine seferberlik ve gece sokağa çıkma yasağı ilan eden Dudayev Moskova'yı savaşla tehdit etti ve Moskova'nın Çeçen Cumhuriyeti'ni işgal etmek gibi emeller beslediğini öne sürdü. Rusya Başbakan Vekili igor Gaydar'ın sorununun taraflarıyla doğrudan temaslarda bulunmak için bölgeye gitmesi, 9 Kasım 1992'de Çeçen ve İnguş Cumhuriyetleri arasında iki siyasi birimin topraklarını birbirinden ayıran bir sınır protokolü imzalanması sonucunu doğurdu. Aynı protokolle Çeçen toprakları olarak kabul edilen yerleşim merkezlerinden Rus tanklarının ve askeri birliklerinin geri çekilmesi sağlandı. Çeçenya - Rusya İlişkileri Bugün Çeçenya Rusya'dan ayrıldığını ilan etmiştir ancak Rusya bunu tanımamaktadır. Yine de bu konuda Rusya, ya bağlılığından ziyade Rusya'nın Çeçenya'ya bağlılığı vardır. Şöyle ki: 1. Çeçenya stratejik olarak çok önemli bir konumdadır. Tam Gürcistan'ın üzerinde yer almaktadır ve Gürcistan'da Abhaz çatışmaları sürmektedir. Abhazya'yı kendisine bağlamak isteyen Rusya için Çeçenya büyük önem arz etmektedir. 2. Çeçenya ve Tataristan, bağımsızlık ilan eden ilk cumhuriyetlerdir. Bu cumhuriyetler, Yeltsin'in hazırladığı Yeni Rusya Federasyonu Antlaşması'na imza atmamışlardır. Bunun öteki özerk cumhuriyetler için kötü örnek olmasından korkan Rusya, hareketin yayılmasını önlemek için Çeçenya'ya karşı yumuşak siyaset gütmektedir. Ayrıca Çeçenya Rusya baskı uyguladığı takdirde Kafkasya'da yeni bir savaş başlatmakla Rusya'yı tehdit etmektedir. 3. Çeçenya, Rusya'nın Stavropol bölgesiyle sınırdaştı. Rusya, eskiden bu bölgede bulunan bazı topraklara sahip olan Çeçenya İnguşetya'nın bunları geri istemesinden korkmaktadır. Zira bu topraklar Rusya'nın en verimli tarım topraklarıdır. 4. Çeçenya, hammadde açısından kendine yeterlidir. Önemli petrol arıtma tesisleri vardır ve Sovyet Hava Kuvvetleri uçaklarının % 92'si Çeçenya'da üretilmektedir. Bu, hemen başka bir yere taşınabilecek bir üretim olmadığından Sovyet Hava Kuvvetleri'nin Çeçenya'ya bağımlılığı vardır. Aslında Rusya'nın Çeçenya'nın ayrılması konusunda baskı yapmamasının en 'önemli nedeni, bu ayrılığın Çeçenya açısından da pek çok problem yaratacak olmasıdır. Bunları da şöyle sıralayabiliriz: 1. Çeçenya nüfusunun bir bölümünü Rusların oluşturması nedeniyle ayrılma etnik sorunlar yaratacaktır. 2. Çeçenya ekonomisi, Rus sübvansiyonlarına dayanmaktadır ve Rusya, Çeçenya için hem hammadde kaynağı, hem pazar oluşturmaktadır. Türkiye gibi başka bir ülkenin Rusya'nın yerini alınası mümkün değildir. Yani ayrılma, pek çok "ekonomik " sorunu da beraberinde getirecektir. 3. Çeçenya'nın ayrılması İnguşetya ile arasında sonsuz "toprak" problemleri yaratacaktır. Aynı şekilde, İnguşetya'nın da Rusya'dan ayrılması yararına olmayacaktır. Çünkü 1991'de kabul edilen "Baskı Gören Halkların Haklarının İadesi Kanunu" sadece Rusya Federasyonu'na ayrılmaları durumunda İnguşlar'ın Kuzey Osetya'dan geri alabilecekleri toprakları olamaz. Yine de Moskova-Çeçenya için kaygı duymaya devam etmektedir. Bunun nedenlerinden birincisi, Çeçenya'nın güney sınırındaki Sünni Müslüman grupla Rus Kuvvetleri arasında silahlı çatışına ihtimali bulunmamasıdır. İkincisi, General Dudayev'in dış devletlerin kendisini desteklemesini sağlamaya yetecek petrole sahip olmasıdır. Üçüncü bir neden, Rus Parlamentosu Başkanı Rusları Hazbulatov'un bir Çeçen olması ve Parlamento'yla Yeltsin yönetimi arasındaki siyasi mücadelede dengeyi sağlamasıdır. Son olarak, "Çeçen" adının Ruslarda çağrıştırdığı kötü imajdan söz etmeliyiz. Çeçenya'da sıradan insanların tek dayanağı aşiretlerdir. Bir aşirete üye olmak, felaket ve zorluk anlarında o aşiretin savunmasını sağlardı. Önceleri toplumunun bir müddet sonra başka aşiretlere karşı düşmanlığa ve pek çok halkın göçüne neden olmuştur. Çeçenler, genelde Moskova'ya göç etmişlerdir. İşte bu nedenle Çeçenler, Moskova kumarhane ve gece kulübü mafyalarının başını çektiği yeraltı dünyasıyla bağdaştırmaktadır. Bu yüzden yabancı arabaları ve parçalarını çalıp satmakla, Moskova'nın merkezindeki fuhşun kont· rolüyle ve özellikle Azerilerden oluşan sokak tüccarlarını kazançlarına zorla el koymakla itham edilmektedirler.
·
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.