Kitabın Kapağında Dahi Geçmez Lotte'nin adı (Sürpriz Kaçıran YOK)Bu zamana kadar 1K’da yaptığım incelemelerin -bir iki tanesi hariç tutulabilir- ekserisi kitapların bende uyandırdığı düşünceler hakkındaydı. Bu haliyle incelemeden hallice olarak adlandırdığım yazılarımdı. Bu kitabı ise safi incelemek istiyorum. Mümkünatı az olsa da kendimi geri planda tutarak kitabı inceliyor/ yorumluyor olacağım.
Kitap Werther’in Wilhelm’e gönderdiği mektuplar serisinden oluşuyor genel olarak. Kitabın ilk sayfasından anladığımız üzere esasen kitap üçüncü bir şahsın Werther’in mektuplarını bulması ve onları kronolojik olarak derlemesiyle oluşturulmuş. Bu haliyle kitap, Birinci Kitap ve İkinci Kitap olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. Lakin böyle bir ayrımın gerekli olmadığı kanaatindeyim. Netice itibariyle kitabın ana karakteri Werther. Bu konuyla alakalı konuşmanın pek lüzumu da yok. Goethe abimiz öyle uygun görmüş.
Kitabı okurken birçok okuyanın Werther’e üzülmüş olduklarını düşünüyorum. Çok sevdiği bir kadın var lakin kadının Werther’e yasak oluşu adamımızın canını sıkıyor, kendi içinde cebelleşiyor. Bu sevgisini tamamıyla içine atmış da değil. Bazı ufak davranışlarıyla Lotte’ye hislerini aşikar ediyor. Gerçi Werther sever bir adam. Bu sevgisi Lotte’den önce de vardı. Resime tutkusu vardı. Ve bazı insanlara da.
Sevmek hep iyi bir hissiyat veya iyi bir olgu mudur? Sorusunu tekrarladım kendime kitabın ilk sayfalarından. Aslında cevabımı vermiştim ben bu soruya. Artık arkamda Goethe’de var o da benimle aynı kanaatte. On ikinci sayfada yaşlı bir adam Werther’e “Nazik genç adam! Sevmek insanca bir şey, ancak insanca sevmeyi bilmek lazım! Zamanını böl, bir kısmını çalışmaya ayır, boş zamanı da sevgiline…” İnsanca sevmek. Her şeyde olduğu gibi ölçülü olmak sevgide dahi geçerli bir yargı.
Mektuplar Werther’in ağzından olduğu için Werther’in acılarını duyduk biz de zihinlerimizde. Sevdiği, fakat sevmesi yasak olan bir kadın. Lotte. Zaman zaman sevgisi gizleyemiyor, sevdiğini “seviyorum” demeden anlatmaya çalışıyor. Okurken de kitapta çok hoşuma giden ikinci kısımda olan bir mektupta, Lotte’nin kocasına gönderdiği mektupta, Lotte: “En değerli, en sevgili olabildiğince erken gel. Seni büyük bir heyecanla bekliyorum.” diye başlıyor. Bu mektubu Werther’de okuyor ve gülümsüyor. Lotte, Werther’e neden gülümsediğini sorunca; insanın neden yazmak ihtiyacı hissettiğinin de cevabını buluyorum o satırlarda. (Ne dediğini söylemeyeceğim, okuyun arkadaş. Okuyun.)
Werther seviyor. Lotte’de sevmiyor değil Werther’i. Hele Werther’in kardeşi olmasını düşlediğini okuyunca. Werther çocuksu bir adam. Lotte ise olgun bir kadın. Çocuksu iyi niyetliliğiyle, yetişkin tavrıyla ütopik bir karakter mi? Hayır. Şu zamanda da Lotteler vardır elbet.
Goethe bu kitabıyla şanını artırmış. İmkanım olaydı Goethe’den bir de Lotte’nin ağzından yazılar yazmasını dilerdim. Lakin bunu gerçekleştirebilir miydi? Hiç o Werther gibi bir sevene sahip ve sevilmemesi gereken bir sevilen olmuş muydu?
Kitabı eğer modunuz düşük, hayatınızdaki acıları kitaplardan aldığınız tuzla yaranıza basmak niyetiyle okuyanlardansanız okumayın bu kitabı. Kitap, Almanya’da yayımlandıktan sonraki dönemde, intihar vakalarında artma görüldüğünü bir yerde okumuştum.