Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

RAGIP - 5
Ne yapayım bilmiyorum Yemin billah beynim duruyor Sağa gitsem çıkmaz sola gitsem daha beter Ümitsizlik gırtlağıma yapışıp namusuma göz dikerken Şu mavi gökyüzü benim gözümde boyanmış bir tavandan ibaret Birde kaç derece bilmem ama lambası var tepemde, kavuruyor Şu şiirler olmasa karşımda bir solukla bir yerlere yetişmeye çalışan insanlar suret bulmuş gölge gibi çekilmez Üzerlerinde tecrübe diye kendilerini kandırdıkları kokuşmuş tutarsızlıkları var Hem kendimle uğraşamıyorum hemde onları eleştirmek için üzerine vazife edinmiş gözlerimi terbiye edemiyorum, bıktım da... Yani bunun için bile yemin edebilirim; anlamıyorum, garipsedim dünyayı İşte sor, öyle dünyaya hayrımda yok hatalarımda benim bahtımı tıkadı İnan ki sesler beynimde öyle dolanıyor ki, yok ben ruh hastası değilim Yalnızca bir tarafımı yırtıyorum anlaşabilmek için orasından burasından basık yeşilli mavili fanusla Dokunsam gökyüzü dağılacak ama canımı gırtlağımdan alır da bedenimin yuvası yavan olur Canımın sıkıntısını herhangi bir ölçüyle ölçemedim Bir de kime ne desem gücenecekmiş gibi geliyor bana Sussam ahan şu karşı koğuşun delilerinden farksızımdır Sokakta oturmuş düşünüyorum ama ... Yok gardaş ya vallah billah bir taraflarımı yırtıyorum anlaşamadım Karşımda aynada öyle iki büklüm duran Cemal Mustafa bana aval aval bakıyorken Ziyaretçilerin elindeki sefer tasından süzülen pirinç pilavı kokusu burnumun en tenha yerinde ayaklanma yapıyor Nefsim denen İblis - ki kayınçosu Rıdvandır - ruhumu bu yolla elde etmek istedi Ya kurban olayım deli değilim ben... Sadece kendimi öyle bilmiyorum... Bilmek istemiyorum, bilmeye çalışsam bilmek istememin ebesinin nikahına mazhar olurlar Yeminle anlamadım ve tek anladığım bu Saatler; yelkovandan, akrepten, saniyeden, saliseden ibaret bilinirken ben hepsini insanların kalbinde gördüm Bir suret ver cinsiyetine bakmaz beden ver acımaz Ne yapayım bilmiyorum ki ama ben deli değilim... He, şey de var bir kere bilmeden Oyayı gördüm Mübareğin kızı var ya bir melek suretinde olsa sevmeyen adidir Bir gözleri var ki ceddine rahmet öldüm de orada dirildim sanki Buraların öyle hurisi, nurisi yok bulamadım Bir de şu müziği kapatsınlar beynim dolanıyor Konu saptı biliyorum yeter ki beynim oyalansın Bizim burada herkese "deli" diyorlar Bankta semaverde çay demleyen teyze çocuğunu susturuyor Zorlamayın işte... Off... Bugün galiba Cumaya küsmüş ertesi gün Yarında dışarıda nice insanların sövüştüğü hayatlar işte burası gibi sakin olacak Belli bir saatler var o zamanlar ki millet bize iyi özeniyor Bazen hakikaten şaşırıyorum, yok sadece şaşırıyorum devamı ziyandır Şey var, beynimde bir şeyler derya gibi dalgalanıyor Yok rahatsız olmuyorum da icaze vermiyor konuşmama Şeyde var bana çok fazla tövbe çektiriyor Herhalde insanlardan farklı olmak kabahat Hakikaten hükmü varsa kabulüm Off... Bir abi bana kahve ısmarladı ama biraz fazla dökmüş Sırıtırken halime acıyıp bir garip teselli edermiş gibi güldü Bir şey dedi ama Arapçadan yemin almış Türkçeden ne hacet? Sakalı murdarlanmıştır gibi düşünürken göz çapağından habersiz yine bir şey diyor Adamın uçkuruğundan gelen illet koku haysiyetime, imanıma hakaret ederken Hemşire de bir celalli geldi daha da bizim hacı koptu Hemşire de var belki benim yaşlarda ve benim sırtımı niye sıvazlıyor ki? Gözlerim ona bakarken sanki kalbi bir şey istese "olmaz" fikri kabuk bağlamış bir yerlerinde Of bu sürekli tekrar eden sebepsiz sıkıntı beni yoruyor Keşkeleri gerdan yaptım istemiyorum artık... Hacı amcayı hallettiler de bir kalkıp şöyle dolanırken Yok ya, tam dönemeçte bir adam öyle tedirgin duruyor ki Şey, gözlerim Oyayı arandı beynimin içinde işkence çekiyor Şey var ya, gökten sarı yapraklar dökülürken dalında yetim kalmıştım O dalın ömrü Oyadan gitti Yazık oldu, bakındım, yok bir şey Sesi damarıma işledi hiç bir renge tâbi olmayan Hiç bir dengi karşılamıyor, zorladım ve olmadı Bekledim olmadı, gittim bitmedi geldim yine aynı Canımdan can giderken, off... Beni istemiyorlardı geçmişimi dizlerimde uyuturken Sırılsıklam etti 30un kapısını zorlayan Azrail'in kara saçının teli Düştü göğsümün en sakin sokağına ki ne deliyim nede zihinsel herhangi bir problemim var İşte şu göz kapağım şahsıma münhasır gardiyan Kişiler ve hallere göre varsayılan gelgitli hallerimde Evet sürekli lafımı kesiyorum ama şu damga... Herşeyi de üstüme alınıyorum canım Bizim buralarda çok var öyle şeyler Herkes birbirini suçlamasın, anan be... İstemiyorlardı... Daha ufacık bir çocuktum karşı çimenlikte babamla gökyüzünde bu yaşımı izlerdik Babamın ağzından bir ömür sel oldu gitti Annemin kirpiklerinde acı var can kalmaz Bir bacım var Allah bağışlasın kainatın ikizi Bir ufak son beşikte tamam olduysa devam hayata Mustafa Cemal veyahut her kimse oda benden, hiç aklıma öyle geldi... Sadece içimde birikeni kusmak veyahutta bırak öyle kalsın İşte bomboş bakınıyorum, seyrediyorum, anlamıyorum Kendimi bırakıp kaçıp gideceğim ama yolun ötesi yapışır yakama Öyle bir şey işte ya, kelime bulamadım... Bir gün buralara düşmeden evvel bir mahallenin yokuş aşağı sokağında Tarif etsem belki bulunur köşede camiden dönerken İnan ki biri var yetim babası Saçları ne kadar ağarmışsa da yaşı belki benle aynıdır Adamın bir lafı var bin söze hacı olur bir efendiliğini daha ölçemedim İşte, sıkça kullandığım can sıkıntısı Gönlüme bir ağırlık gibi çökmüş 4 harfli mahlûkat Biri de var ki hakkında ki sorulara cevap vermeye değmez, belki... Bugün sakin ya buralar ama aşırı Of birden içim geçti... Bir iç geçirip dertlendiğim dağlar şimdi inca zenginliklerin elinde murdar oldu Ne bileyim işte öyle telaffuzunu bilmediğim bir çöküntü üzerime kondu Aldırmamaya çalışsam da bu sessizlik içimi yakıyor Niye bilmiyorum ama ne bekliyorsam "bir gün olur" lekesi belirdi beynimde Doktorlarda bilmiyorlar hemşirelerde bir hoş görünüyor gözüme Hayatın sayfasına göre derdim, bir yellenme gibi gelip geçici ümitler Ne olduğunu kavramadığım adı, sanı olmayan bana bir hoş gelen beklemeler Herkesin kafasından çıkan garip düşünceler İçim geçiyor tutamıyorum kendimi Of tutabilsem neyime yarar? Bugün Cumaya küsmüş ertesi gün herhalde Bana da küstüler hatıralarım da bisikletini çaldıran çocuklar Yarın herhalde pazar günü onu da dövdü koca koca abiler Şuan öyle gözümden yaş döküldü babam şah damarımı paslı salıncakta sallarken O ekmek bandığımız kaymaklı yoğurtta kaldı belki heves ettiklerimiz Sadece elimizde isim bulamadığım öyle bir şey dedim var oluşuna Canım sıkıldı bilmiyorum niye ki daha da sıkılıyor Boş ver işinin adı ne? Çok sıktım insanları o yüzden buralar yurdum Şiirler lisanım oldu çaresiz, mecbur... Gökten sararmış yapraklar dökülüyor Düştüğü yer afyon etti Sıkıldım ölçüsüz ve sebebini bilmediğim beklemekten Hemşirelerin toplaşıp keyfini sürdüğü çay muhabbetinin köyü gıybetinde İçim kıyıldı bir bardak suyuma habersiz atılan beni illet hülyalara salıp bırakan dış kadar gönül rızalarından Gökten hiç bir arzum inmedi, tamam olmadım Hâlâ bir dürzuya dansözlük eden parmaklarım Bir hararetle devam eden soğuk yakan travmalarım Çok sıkıldım kelimesi kelimesine öznesini koysun yan cebine Gökten hiç bir şey yağmıyor unut gitsin Doktorlar beni Ragıp'ın merdiveninde bulmuşlar Bir elimde ucundan kıyamet mahşeri akan bedbaht kalem ötekinde işkence halinde bir defter Beynimde damarlar muhalif bir ordu kurarken canımı teslim edecekmişim Demek istemiyorum galiba ruhuma işleyen bir illet bu Susmakta pek hoşuma gitmese de çaresizliğimi örtüyor yada çalışıyor Doktorlar beni kan revan içinde bulmuşlar işte o yüzden ruhum sıkılıyor Ben deli değilim, kabul etmiyorum, defalarca derim niye dediğimi bilmeden Bu arada hacı amcaya ne oldu ya? Beni kendi içime gömülü bulmuşlar Ragıp'ın dikta göz odağında Tanımasaydım keşke onu... Doktorların verdiği ilaçlar fayda etmiyor Hayrı olsaydı Ragıp devletimize liderdi Canım sıkılıyor, sıkıldım ve tek derdim bu Tek çarem belki de bu Şu karşı salıncakta 3 yaşındaki bir ben beklesin ötesini Ben henüz biraz daha beklerken, ayh sıkıldım!... Doktorların tavsiyesi hiç işime yaramıyor Ragıp açılmak için işkence çeken gözleriyle sinsice beni izliyor İstiyorum bana o hiç bir kaygısı olmayan çocukluğumu geri verin En azından bir şeyden haberi yoktu. Bir kaç saat sonra acı acı bağıran Oyayı tedaviye götürdüler Bu kız hiç gülmezmiydi? Tane tane dökülen yapraklarla gidiyor ömrüm O taze göğüse damga olan yarada kaybettim bana olanı Bir eksik var hiç bir tam olan tamamlamaz Kulaklarımda makamının üstadı hocanın ezanı yankılandı Kelimesi kelimesine irkildim, üşüdüm, üşendim Hoca bir yutkunup üst köşede ki camiden inerken sanki gözlerinin merceğinde Azrail kol geziyordu O kıyamet karası saçları öyle dalgalanır ki dokunsam canım yanar Yapamam... Az ötede ağacın dalına sarılıp doğum yapan bir kaplumbağa Nasıl can çekişmiyor bilmiyorum ama yumurtası gölete düşüyor Gölet cennet ırmağına dönüşür sandım ama evliyalar gusül abdesti alırmış Orayı saatlerce sebepsizce izlemek adamı rahatlatır Islık çalsam korkar belki kızıl sivri kulaklı, donu murdar hacılar O murdar donlar genzimi yakar beynimin ak ırmağını gırtlağıma doldurur Umursamamak yolun sonunda ki bir kapı elbet dayanırsam ulaşırım Ulaşamazsam da koca memlekette koca koca kapılar yok mu canım!?.. Bir annenin rahminden çıkan yorucu bir acı gibi ama sonu selamet Belki de böyledir gizli kapaklı yaşananlar, yaşanmaya çalışılanlar... Bu arada ne oldu Oyaya, acı kesildi... Derler bir o olmuş ondan Sebep kim, niye, amaç ne? Dur hele başım sebepsiz ağrıyor O göğüste ki yara kara deliğine memlekette ki p illet öfkelerini çekti Melek gibi kız İblis'in sivri kuyruğundan bir lokma yercesine ağzının içinde yutkunurken Şöyle bir soluklanayım, gözlerinden hiç telaffuz edemeyeceğim şeyler tane tane dökülüyor E benimde sanki kemiklerim çekiliyor, acıta acıya birbirine girişiyor Şuan ben kalmadım bende, zorlamaya gerek yok Bittim... İnsan bilse ki yarını kötü olacak bugünden tedbir alsa yarın bir saati yalan olacak İnsan bildi ki gök yarıldı şahit oldum kabul eden olmadı O bir insan var ki tonlarca laf söyledi birini kavramadım Ve o güzel insan öylece baktı geçti bir şey anlamadım Ragıpta doktorun cebinden arakladığı sigarayı tüttürerek büyük bir şey becermiş havasıyla yine gözünü açamadı Ne var ki işkence çektiği o gözlerinde? Adamın dizlerinde çocukluğu pür dikkat onu dinlemeye çalışır ama eline kağıt kalem verseler umursamamazlığın kitabını yazar Oda o insanlardan biri mi? Ben onu yarım yamalak tanıdım ve tam bilmek istemem Adamın vurduğu vurduk aştığı astık olsa bulaşmasın bana Bilmem, bilemiyorum... Ufacık bir koca adam uzaktan bana seslendi Elinde bağlamamı ne ona benzer bir şey var Bir şey diyecekmiş bir tel çaldı hoş oldu Sonra öyle telaşlı telaşlı kalkıp gitti, neden ki? O bir kaç telin notası Oyayı görünce hissettiklerimin kaleme dökülmez, ağızla söylenmez ifadesiydi Bu şiir alemi iyi bir hoş alem yaşatsa da zorlasam fayda etmez Rüzgardan dövüşen bir kapı burada çoğu kişiyi rahatsız etse de o kadar etmez Ya işte öyle garip duygular bende ki... Içeride bir oda da iyi korunan amel defteri var Sayfasına kimse dokunamadı, cesaret edemedi Odanın kilidi öyle senlik benlik değil 7 cihanın hükmü gelse açılmaz Bir babayiğit denemiş o gün bugündür adam başka bir âlemde O ufacık koca adam bana yine seslendi, yine çaldı, yok anlamadım O yine çaldığı bir kaç tel mahşerin öteki tarafından iletilmiş Nereden bilecekse artık... Aslında onunda sol tarafında ufak bir çocuk tatlı tatlı koşuşturuyor Eğer fark etse sağ bir köşesine alır iyi bir tavsiye ile iyi makamlara getirir Bunu birde ben diyorum... Neyse Oyanın hali vakti nasıldır diye biraz terpineceğim Bir köşe başına oturup sırasını şaşırdığı sayıları sayarak yarasıyla oynuyordu Hiç alakadar olmadı, düştüğünü zannedip tekrar toparlandı O gün çok şükür gece oldu bir vakit yoruldum anlamadım Gece belki ertesi günün habercisi ama kendi haberi de var mı? Ne bileyim 5 dakika sonra ne olacak? Bizim burada neredeyse salise ile aynı ölçemem bile İblis Oyanın gamzesini öptü, kıyamet Ragıp'ın sırtını sıvazladı Ben oturdum, seyrettim uyku tutmadı Ney ki öyle sayılar? Sabah saat kaç bilmiyorum, gözlerim seçmiyor Meydan da ahkam kesen horoz güneşin aydınlığını dürtedurdu Elektrik tellerinde bir gelinlik sarkıp durmuş Mahşer son buldu ve ben bittim Hiç başlamamışken yada başlamaya adım atacakken ayaklarım kesildi O tepemde öyle lamba parlarken şuurum gitti Bağırıyorum Oya göğüs kafesimde sıkışıyor Saat şuan niye erken ve neden susmak için işkence cekiyorum? Böbreklerim sonradan sonraya ne kadar hiddetlendiyse dayanamıyorum acısına Nabzım alay etmeyi iyi huy edindi. Sakin ol Cemal Mustafa... Azrail'in zeytin gözleri çok güzel... Birşeyler diyor ama bana günlük hayatım da böyle şeyler diyen olmadı Tepemde ki endamını göremediğim garip nur beynimi yoruyor Cehennemi yanı başımda görüyorum cennet garip görünüyor Bana ne oluyor bilmem, simam mahşere benziyor Korkuyorum öyle böyle değil ki şöyle hiç değil... İblis'in saçında kan yeli esiyor Oyayı gördüm sonu bilinmez kaynar derede Anlattıkça dayanamıyorum... Aykut Barış Çelik
·
178 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.