Demek ki gerçek bu. Gerçekte yalnız olarak yaratılmış insanoğlu. Her șeyi kendisine göre biçimlemiş, her șeyi kendi isteğine göre yorumlamıș. Uzaydaki yerini, toplumdaki yerini, kendine göre biçip șekillendirmiş. Aşk, dostluk, arkadaşlık, yardımlaşma, bütün bu güzel șeyler, insanın bunlara kendince bir değer verdiği, belki de bilinçsiz bir çıkar duygusuyla bunlara bağlandığı, inandığı sürece var. Ancak o ölçüde var. Her birey, bir tabaka elişi kâğıdından usta bir makasla oyulmuș bir gölge yaratığı gibi kopup çıkmış onu var eden toplumun bütünlüğünden. Bir daha kimse onu eski yerine oturtamaz. Kesiği, ayrımı belirli.