Tutunamayanlar yüksek viskozite, düşük nem, karmaşık kimyasal tepkimeler içeren, postmodernizm laboratuvarında gerçekleşen bir deney çalışmasıdır. Uygun eldiven, gözlük, önlük ve yüksek psikolojik dayanıklılığınız yoksa lütfen içeriye girmeyiniz... Birçok kişi gerekli şartlara uymadığı için deneyi yarıda bırakmak durumunda kalmış, perperişan halde laboratuvarı terk etmiştir. Buna rağmen kapıdaki kuyruk gün geçtikçe çoğalmakta, meraklı gözler içeride olup bitenleri kapı aralığından görebilmek için birbiriyle yarışa girmektedir. Bu kitabın neresinden tutmalı insan, neresinden başlamalı... Turgutçuğum Özben, Selimciğim Işık oturmayın orada da bir yardım edin bana. Nereden kalkıştın ki bu incelemeye... Başladım işte, şeytan dürttü, hem Olric de tutturdu yaz yaz diye, olmadık şeylerle tehdit etti beni, mecburdum. Şimdi sayfalarca, noktalamasız, hayal-gerçek içiçe, gelişigüzel düşünce akışımı yazmak vardı da, neyse. Bu işkenceyi bir Oğuzcuğum Atay yapar, en güzel de o yapar zaten. Katlanamayanlar, ağlayıp sızlayanlar varmış. Beter olsunlar. Ne komik değil mi; başladığı her şeyi yarım bırakmak durumunda kalan, bir türlü herhangi bir şeyde devamlılık sağlayamayan Tutunamayanlarların anlatıldığı bu kitabın en çok yarım bırakılan kitap olması, en çok tutunulamayan kitap olması... Ah Oğuzcuğum Atay biliyordun değil mi böyle olacağını, oyun oynadın herkese, tuzağa çektin. Çivi dolu yollarda yürüyün, bataklıklar geçin, dağları delin anca o zaman beni anlayacaksınız dedin içinden, biliyordun çoğunun yarı yoldan geri döneceğini. Ne diyeyim iyi yapmışsın, herkes bu yolu tamamlasa işin esprisi kaçardı. Buyrun plaketin. Hele şarkılar ve Tutunamayanlar ansiklopedisi... Bu da madalyan. Toplumda bazı canlılar vardır, bir şekilde ittire kaktıra hayatın içine atılırlar, yaşamaya hazırlıksız oldukları için de kurt kapar onları. Kimse onlara yaşamayı öğretmemiştir. O güne kadar diğerlerini taklit ederek gelmişlerdir. Yabancıdırlar, yabancılaşmışdırlar, kimse anlamaz onları, onlar da kendilerini anlamazlar. Gün gelir toplumun bağışıklık sistemi fark eder kendisine uyum sağlayamayan bu yaratıkları ve savaş açar onlara, hasta eder tutunamayanları. Disconnectus Erectus son kez tutunmaya çalışır herhangi bir şeye; son gücüyle bir aşka, bir arkadaşa, bir kitaba sarılmaya çalışır. Olmaz... Durumun vahametini kavrar hafiften. Günlük yazmaya başlar, arkasında kendisinden bir parça yaşatmak ister en azından. Tutunmaya çabalar umutsuzca bir süre daha. Sonra da kabullenme gelir peşinden, tutunamayanlar bu diyarlarda istenmemektedir, gitmelidirler. Gitmelidirler... Öyle de olur. Bat dünya bat. Hangi yasa koruyacak Tutunamayanları.

TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma

·

58 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Murekkeq