Öykünce (fabl), özellikle hayvanlar üzerinden ahlâki bir değeri aktaran kısa yazılar olarak tanımlanır. Kıssadan hisse dediğimiz olay gibi. Geçmişte de bunu kendi ülkelerinde çok güzel biçimde kaleme alan yazarlar bulunuyor: Aesopos, Phaedrus, La Fontaine gibi. Buradaki ise Almanların öyküncecisi G. E. Lessing.
.
"Genel bir ahlâki önermeyi özel bir duruma indirgediğimizde ve bu özel duruma hakikat katarak o genel önermeyi apaçık gösteren bir hikâye anlattığımızda bu kurguya fabl denir." Biçiminde de betikteki tanımı bırakıp örnek vereyim.
.
"Din ile alay etme abesliğine düşenler, dillerinizin zehirli oku onun o ebedî tahtının yanına bile varamadan geri dönecek ve kendi hakaretlerinizle öç alacak sizden."
.
"Haklılığından emin olmayan, yargıcın aklından kuşkulanmaya pek heveslidir."
.
"Öyle ise müşfik Tanrım, bırak da olduğum gibi kalayım. Zira zarar verebilme yetisi, korkarım ki zarar verme arzusu uyandırır ve acı vermektense acı çekmek daha iyi."
.
"Kendini haklı çıkarmaya çalışmayan bir nankör var mıdır zaten?"
.
Bunlar ilgili öyküncedeki ana düşünceler. Bir de tüm anlatım örneği vereyim.
.
"Eşek, kendisini avcı borusu niyetine kullanan Aesopos'un aslanı ile ormana giderken karşıdan gelen tanıdık bir eşek: 'İyi günler kardeş.' diye seslendi. Eşeğin buna cevabı: 'Terbiyesiz!' oldu. 'Neden öyle diyorsun?' diye sordu selam veren eşek. 'Bir aslanla gezdiğin için daha mı üstünsün benden? Eşek değil misin yani?' der."
.
Hızlı okunan kısa bir betik ama söz sanatı sevenler, geliştirmek isteyenler için güzel bir katkı sağlıyor. Öneririm.
.
Betikle esen kalın.