Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

140 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Denize Çağırılış"
"Denizin Çağırışı" Olay, bir öğretmenin beş yıldır kendini küçük bir kasabaya kapatmış olması ve onca zamandan sonra belki de ilk defa gerçekten insan içine ve duygularına karışacağı İzmir’e rötarlı bir iniş yapmasıyla başlar. Daha ilk sayfadan korkularından söz ederek başlaması aslında bizi neyin beklediğine dair bir ipucu olur. Yer yer geri dönüşlerle kahramanın çocukluğuna götürülürüz. Ona etki eden kuvvetli duygularla, şüpheleriyle, mücadele ve verdiği savaşlarla olaylar içerisinde sürükleniriz. Palas'a yerleşmesiyle aslında kendinden bize düşünceler sunmuştur. Orada başına gelen talihsizlikler, vesvese halleri ve gurur kırılmışlığıyla devam eder. Pansiyona yerleştiğinde ise aile özlemi ve sevgi ihtiyaçları bir nebze giderilir. Roman psikolojik bir romandır ve sıklıkla kahramanın içsel duygularına yer verilir. Fakat psikolojik bir roman olmasına rağmen iç monolog, bilinç akışı gibi tekniklere yer verilmemiştir. Kitapta bazı bölümlerde montaj tekniği vardır. Yani bazı sanatçıların sözlerinden alıntılar eklemiştir. Mesela Yahya Kemal’in “Deniz Türküsü” şiirinden alınan bölümle romanı başlatır. Yine bir yerde Goethe’ye ait bir mısra bizimle paylaşır. Bu romanda, geri dönüş ve günlük yardımıyla da bayağılık durağanlık kırılmaya çalışılmıştır. Roman karakterimiz ,romanın neredeyse her yerinde ikinci benliğiyle savaşır. Ondan kurtulmak ister. Eski benliğine kavuşmak ve insan olmak ister. Bunun için çok küçük olaylardan bile pay çıkarmıştır. Marul tarlasında Zehra’ya çiçek toplarken ya da toprağın üzerine bastığında düşündükleri ve hamalın sırtındaki aynayı kırdığı o an gibi. “Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum…Ah bu dut ağaçlarının gölgesinde, bozulmuş ‘ben’den kurtularak, toprağın tadını, hazlarını bana geri verecek olan eski ‘ben’ e mi kavuşuyordum?” sy.103, “…Aynanın içinde karamsar, omuzları düşük ve umutsuz hayalimi gördüm…O aynanın arkasından ayrılamıyordum…Ah ,tüm kötülüklerin karanlığından yaratılmış bu gölge varlığımdan bir kurtulabilseydim, bu dünya o zaman bana güzelliklerini sunabilecekti.” bu sözlerinin ardından aynayı bir taş alarak parçalar ve “onu parçaladım...ondan kurtuldum.” nidaları atar. ...Kahraman dengesiz bir kişiliğe sahiptir. Bu dengesizlikleri acaba Öğretmen deli mi diye düşündürür bize. Fakat o delirmemiştir, sadece içinde sürekli çatıştığı kendinden başka bir ben vardır .Ruh hali sürekli değişen, psikolojisi ve düşüncelerinden dolayı sosyal hayata ayak uyduramayan bir kişidir. Roman kahramanının içsel çalkantıları, uyumsuzluğu kitabın üzerinde durulması gereken ana hatlardandır. Öğretmen sürekli bir karamsarlık içerisindedir. Kendinde bunu fark ediyordur ve bunun ona babasından mı kaldığını da düşünmektedir. Kitapta sarışın kadın tutkunluğu onun ta küçükken annesinin ona anlattığı bir masaldan gelir. Onu İzmir’e çağıranında bu Palas’ta gördüğü sarışın kadın olduğunu düşünür. Olmak istediği gibi olamamış ve sarışın kadın tarafından görevli zannedildiğinde de bu onu derinden sarsmıştır. Karanlık ve deniz korkusu babasından gelen bir travma olarak onda kalmıştır. Zaten babası gibi onu da yine deniz kabul etmiştir ancak...
Denizin Çağırışı
Denizin ÇağırışıKemal Bilbaşar · Can Yayınları · 2003364 okunma
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.