Doğayı seviyorum. Hemen hemen hepimizin kuracağı iki kelimelik bu cümlenin derinliğinden yoksun olan bizlere tokat atan bir kahramanın, Rosalie’nin, öyküsü. Doğanın kutsallığı, varoluşundaki mucizeler, insan hayatına yön verişi, ondan çalınan değerler eşliğinde bir kalp meselesinin anlatısı. Yazarın, kahramanın diliyle kızıyla diyaloglarında açığa çıkan modern olana saygı duymasının yanında gittikçe gözden yitirilen, sunileşen doğa sevgisine bir isyanı. Yaşam ve ölüm, genç ve yaşlı, eski ve modern kendi içlerinde bir diyalektiğe sahip. Aşkın tinsel ve bedensel yansımaları, hangisinin hangisinden önce geldiğinin araştırması. Değişen toplumun sanat üzerindeki etkisi. Kitap döneminin birçok alanına gedik açarken okuru betimlemeleriyle muhteşem bir geziye de çıkarıyor.