.
Ülkelerini seviyorlardı, çünkü burası onların çocuk yuvası, oyun alanı ve atölyesiydi -hem onların hem çocuklarının. Buranın atölye olmasıyla, sürekli artan verimlilikleriyle gurur duyuyorlardı. Ülkeyi güzel bir bahçeyi, resmen küçük bir cennete çevirmişlerdi; ama hepsinden önemlisi -ki tam da bu noktada bizim onları anlamamız zordu ülkelerine çocukları için bir kültürel çevre olarak değer veriyorlardı.
İşte bütün farklarımızın kilit noktası da burasıydı: çocukları.
.
.