lması daha olasıdır.
l. Bölüm'de gördüğümüz gibi en yakın akrabamız olan
şempanzenin beyni ile karşılaştırıldığında bile, İnsan beyninde
çağrışım korteksi olarak nitelendirilen bölgeler oldukça geniştir. Çağrışım korteksinden çıkıp, belirli duyulara ayrılmış korteks alanlarına giden girdilerin bir şekilde saptırılmaları mümkündür. Kuşkusuz böyle bir senaryo, 4. Bölüm'de göreceğimiz
gibi, duyular arasındaki ayrımların daha öğrenilmediği, beyindeki nöronların daha az yaygın olduğu, dolayısıyla da daha esnek ve çok yönlü faaliyetlerde bulunduğu çocukluk döneminde
sinestezinin daha baskın olmasına açıklama getirecektir. Anatomiden (fiziksel bağlantılar) ziyade fizyolojideki (nöronların işleyişi) bir bozukluk, aynı zamanda sinestezinin neden şizofreni
hastalarında aniden belirebileceğini de açıklar. Öte yandan, sinesteziye tam bir açıklama getirmek olanaksızdır, çünkü öznel
bir perspektife; bir bireyin ilk elden deneyimine dayanır. Sinestezi, beynin nihai bilmecesi olan bilincin bir yüzüdür.