Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Eren Dogan

255 syf.
10/10 puan verdi
Zamanın Kısa Tarihi
Zamanın Kısa TarihiStephen W. Hawking
8.4/10 · 9,5bin okunma
Reklam
Yıldız büzüştükçe, yüzeyi yakınındaki çekim alanı gittikçe şiddetlenir ve ışık konileri daha çok bükülürler. Bu da ışığın yıldızdan kaçmasını zorlaştırır ve uzaktaki bir gözlemciye göre ışık daha sönük ve kızılımtrak görünür. Sonunda yıldız belli bir kritik çapın altına düşünce yüzeydeki çekim alanı o denli şiddetli ve ışık konisi o denli bükük olur ki, artık ışık kaçamaz (Şekil 6.1), Görelik kuramına göre hiçbir şey ışıktan hızlı gidemeyeceğinden, eğer ışık kaçamıyorsa, hiçbir şey kaçamaz; her şey, kütlesel çekimin etkisiyle geriye döner. O halde öyle birtakım olaylar, uzay-zamanının öyle bir bölgesi vardır ki, ondan kaçılıp uzaktaki bir gözlemciye ulaşılamaz. Bugün kara delik dediğimiz işte böyle bir bölgedir. Kara delikten çıkmayı kıl payı başaramayan ışık ışınlarının yollarının kesiştiği sınıra ise olay ufku denir

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir yıldızın oluşumu, büyük bir miktar gaz (çoğunlukla hidrojen gazı) kütlesel çekim kuvveti etkisinde kendi üstüne çökmesiyle başlar. Gaz kütlesi büzüştükçe, atomları gittikçe daha sık ve daha büyük hızlarla birbirlerine çarpar ve böylece gaz ısınır. Sonunda gaz öyle sıcak olur ki, hidrojen atomları çarpışınca sıçrayacakları yerde birleşerek helyum atomları oluştururlar. Denetim altında patlatılan bir hidrojen bombasına benzeyen bu reaksiyonda salınan ısı, yıldıza parlaklığını verir. Bu fazladan ısı aynı zamanda gazın basıncını artırarak, çekim kuvvetini dengeler ve gazın büzüşmesi durur
― C’est bien. Mais pourquoi cet homme a-t-il volé? Pourquoi cet homme a-t-il tué? Voilà deux questions auxquelles ils ne répondent pas.
Reklam
Eren Dogan
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Rüzgâr Bizi Götürecek
Rüzgâr Bizi GötürecekFuruğ Ferruhzad
8.6/10 · 1.635 okunma
Eren Dogan
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Olağandışı Yaşamlar
Olağandışı YaşamlarJames L. Gould
8.3/10 · 40 okunma
Vücudun pek çok organında ciddi bozulmalara yol açan Staphylococcus aureus her dört insandan birinin burun deliklerinde zararsız biçimde yaşar.
Yaşam, hücre zarlarında bulunan mikroskobik elektrik motor- larını ve zar boyunca görülen pH farklılıkları sayesinde oluşan elektrik akımlarını kullanarak enerji üretir. Bu muhteşem molekü- ler makineleri anlatmaya kelimeler yetmez, o yüzden okurlara in- ternette "ATP sentaz animasyonu" araması yapmalarını öneririm. Temel olarak, hücre zarının iki yanında farklı pH değerleri oluş- turmak için metabolik enerji kullanılır ve genellikle hücrenin dışı içinden daha asidik hale gelir. Bu kademeliliğe proton gradyanı denir çünkü pH bir solüsyonda bulunan pozitif yüklü hidrojen iyonlarının (protonların) konsantrasyon ölçümünün tersidir; kon- santrasyon arttıkça pH azalır, asidiklik artar. Proton gradyanı esa- sen bir pile benzer. Deşarj olduğunda, elektrik akımı hücre zarın- daki moleküler türbinden geçerek enerji depolayan moleküller oluşturur. Adenozin trifosfat veya "ATP" adı verilen bu molekül- ler tüm hücrelerde enerji taşıma görevini üstlenir. Örneğin insan- da 250 g ATP bulunur ama bir insan üretilen ATP'nin kullanılıp yeniden üretilmesi sayesinde, bir günde vücut ağırlığına denk ATP kullanır.
En ağır yıldızlar anakolun sol üstünde yer alırken en hafifler sağ altta yer alır. Kütlesi ne olursa olsun bir anakol yıldızı her zaman cüce olarak adlandırılır. Örneğin Güneş bir G-tipi cücedir. Soğuk kırmızı cüceler için anakol ömrü 50 milyar yıldan fazla olabilir.
Reklam
Yıldızların elementleri nasıl oluşturduğunu anlamak için, Gü- neş'in nasıl parladığını düşünün. Güneş'in içinde çok yüksek bir ısı her atom u bileşenlerine ayırır: pozitif yüklü bir çekirdek ve ne- gatif yüklü elektronlar. Güneş'in merkezindeki 16 milyon santig- rat derece sıcaklık, dört hidrojen atomunu birleştirip helyum çe- kirdeğine dönüştürmek için yeterlidir, bu da foton salımı yapan bir çekirdek tepkimesidir. Daha sonra, her bir foton Güneş'in iç kısmından uzaya doğru bin yıllık bir yolculuğa çıkar. Bu kadar uzun sürmesinin sebebi her fotonun başka maddelerle karşılaştık- ça sürekli olarak emilip salınmasıdır. Foton aynı zamanda enerji de yitirir. İlk başta yüksek enerjili gama ışınıyken, Güneş'ten kur- tulduğunda genellikle görünür ışığın düşük enerjili bir fotonuna dönüşür. Fizikçiler 1950'lerde Güneş'in içinde gerçekleşene ben- zeyen çekirdek tepkimelerini hidrojen bombalanyla yeniden ger- çekleştirdiler. Güneşimize benzer yıldızların çekirdekleri, üzerle- rindeki maddenin ağırlığı yüzünden patlayamayan hidrojen bom- balan gibidir.
977 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.