Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eren Dogan

Yıldız büzüştükçe, yüzeyi yakınındaki çekim alanı gittikçe şiddetlenir ve ışık konileri daha çok bükülürler. Bu da ışığın yıldızdan kaçmasını zorlaştırır ve uzaktaki bir gözlemciye göre ışık daha sönük ve kızılımtrak görünür. Sonunda yıldız belli bir kritik çapın altına düşünce yüzeydeki çekim alanı o denli şiddetli ve ışık konisi o denli bükük olur ki, artık ışık kaçamaz (Şekil 6.1), Görelik kuramına göre hiçbir şey ışıktan hızlı gidemeyeceğinden, eğer ışık kaçamıyorsa, hiçbir şey kaçamaz; her şey, kütlesel çekimin etkisiyle geriye döner. O halde öyle birtakım olaylar, uzay-zamanının öyle bir bölgesi vardır ki, ondan kaçılıp uzaktaki bir gözlemciye ulaşılamaz. Bugün kara delik dediğimiz işte böyle bir bölgedir. Kara delikten çıkmayı kıl payı başaramayan ışık ışınlarının yollarının kesiştiği sınıra ise olay ufku denir
Reklam
Bir yıldızın oluşumu, büyük bir miktar gaz (çoğunlukla hidrojen gazı) kütlesel çekim kuvveti etkisinde kendi üstüne çökmesiyle başlar. Gaz kütlesi büzüştükçe, atomları gittikçe daha sık ve daha büyük hızlarla birbirlerine çarpar ve böylece gaz ısınır. Sonunda gaz öyle sıcak olur ki, hidrojen atomları çarpışınca sıçrayacakları yerde birleşerek helyum atomları oluştururlar. Denetim altında patlatılan bir hidrojen bombasına benzeyen bu reaksiyonda salınan ısı, yıldıza parlaklığını verir. Bu fazladan ısı aynı zamanda gazın basıncını artırarak, çekim kuvvetini dengeler ve gazın büzüşmesi durur
― C’est bien. Mais pourquoi cet homme a-t-il volé? Pourquoi cet homme a-t-il tué? Voilà deux questions auxquelles ils ne répondent pas.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Vücudun pek çok organında ciddi bozulmalara yol açan Staphylococcus aureus her dört insandan birinin burun deliklerinde zararsız biçimde yaşar.
Yaşam, hücre zarlarında bulunan mikroskobik elektrik motor- larını ve zar boyunca görülen pH farklılıkları sayesinde oluşan elektrik akımlarını kullanarak enerji üretir. Bu muhteşem molekü- ler makineleri anlatmaya kelimeler yetmez, o yüzden okurlara in- ternette "ATP sentaz animasyonu" araması yapmalarını öneririm. Temel olarak, hücre zarının iki yanında farklı pH değerleri oluş- turmak için metabolik enerji kullanılır ve genellikle hücrenin dışı içinden daha asidik hale gelir. Bu kademeliliğe proton gradyanı denir çünkü pH bir solüsyonda bulunan pozitif yüklü hidrojen iyonlarının (protonların) konsantrasyon ölçümünün tersidir; kon- santrasyon arttıkça pH azalır, asidiklik artar. Proton gradyanı esa- sen bir pile benzer. Deşarj olduğunda, elektrik akımı hücre zarın- daki moleküler türbinden geçerek enerji depolayan moleküller oluşturur. Adenozin trifosfat veya "ATP" adı verilen bu molekül- ler tüm hücrelerde enerji taşıma görevini üstlenir. Örneğin insan- da 250 g ATP bulunur ama bir insan üretilen ATP'nin kullanılıp yeniden üretilmesi sayesinde, bir günde vücut ağırlığına denk ATP kullanır.
Reklam
En ağır yıldızlar anakolun sol üstünde yer alırken en hafifler sağ altta yer alır. Kütlesi ne olursa olsun bir anakol yıldızı her zaman cüce olarak adlandırılır. Örneğin Güneş bir G-tipi cücedir. Soğuk kırmızı cüceler için anakol ömrü 50 milyar yıldan fazla olabilir.
Yıldızların elementleri nasıl oluşturduğunu anlamak için, Gü- neş'in nasıl parladığını düşünün. Güneş'in içinde çok yüksek bir ısı her atom u bileşenlerine ayırır: pozitif yüklü bir çekirdek ve ne- gatif yüklü elektronlar. Güneş'in merkezindeki 16 milyon santig- rat derece sıcaklık, dört hidrojen atomunu birleştirip helyum çe- kirdeğine dönüştürmek için yeterlidir, bu da foton salımı yapan bir çekirdek tepkimesidir. Daha sonra, her bir foton Güneş'in iç kısmından uzaya doğru bin yıllık bir yolculuğa çıkar. Bu kadar uzun sürmesinin sebebi her fotonun başka maddelerle karşılaştık- ça sürekli olarak emilip salınmasıdır. Foton aynı zamanda enerji de yitirir. İlk başta yüksek enerjili gama ışınıyken, Güneş'ten kur- tulduğunda genellikle görünür ışığın düşük enerjili bir fotonuna dönüşür. Fizikçiler 1950'lerde Güneş'in içinde gerçekleşene ben- zeyen çekirdek tepkimelerini hidrojen bombalanyla yeniden ger- çekleştirdiler. Güneşimize benzer yıldızların çekirdekleri, üzerle- rindeki maddenin ağırlığı yüzünden patlayamayan hidrojen bom- balan gibidir.
r. Hint şebeklerinde bebekler sadece anneye bağlanır, ama titi maymunlarında babaya daha fazla bağlanırlar. Bunlar memeliler arasında görülen sosyal kalıpların çeşitliliğinin çok küçük bir kısmından örneklerdir, ama muhtemelen hepsinin altında oksitosin, diğer hormonlar ve nörokimyasal reseptörlerinin farklı düzenlemeleri yatmaktadır.
Çuvaldız, kanca, mızrak ucu ve de aşı boyasıyla duvar resimleri yapılması gibi kültür kanıtları 75.000 yıl önceye aittir (örneğin Güney Afrika'da Blombos Mağarası).7 Bu erken zamanlarda gruplar arası ticarete dair bazı kanıtlar olması da dikkate değer.0 Arizona Üniversitesi'nden Curtis Marean Güney Afrika'da, Pinnacle Point'te daha keskin aletler yapmak amacıyla, yaygın bulunan silkretin" yüksek sıcaklıklarda "ısıl işlem"den geçirildiğini gösteren daha erken tarihli, yaklaşık 1 10.000 yıl önceye ait kanıtlar bulmuştur. Dikkatle uygulanan bir dizi işlemde ulaşılan zihinsel başarı son derece etkileyicidir: Taşı 350 °C'ye ısıtmak için kuma çukur açmak, sıcaklığı bir süre sabit tutup sonra yavaş yavaş düşürmek.9 Ağaçtan yapılmış aletlerin kullanımı yaygın olabilir, ama öyle bile olsa tahta aletler onları bulmamıza olanak verecek kadar uzun süre dayanmaz.
Frontal lobun lateral alanında yıkım Harry S. örneğinde olduğu gibi atalet ve kayıtsızlığa neden olabilir. Fakat medyal ve orbital frontal alanlarda hasarın etkisi farklıdır, kişinin muhakeme yeteneğiyle kendini engelleme yetisini elinden alarak aralıksız bir dürtüve çağrışım akışına yol açar.
Reklam
Bu ayarlamanın bir kısmı hipokampus tarafından gerçekleştirilir. Hipokampusta kan dolaşımındaki glukoz ve kortizolü gözleyen glukokortikoit alıcılar (GA) bulunur. Dolaşımdaki kortizol ve glukoz kritik bir düzeye ulaştığında, tıpkı bir ısıtıcı termostatının sıcaklığı ayarlaması gibi hipokampus hipotalamusa HPA sürecini durdurma sinyali gönderir. Eğer termostat bozuksa , ev çok soğur ya da aşırı ısınır. Bunun gibi eğer HPA aksıyorsa gerilime ya gerektiğince tepki göstermezsiniz ya da aşırı tepki gösterirsiniz.
Bir elektrik akımı, kelimenin tam anlamıyla, yük akışıdır. Beyinde bu tür bir akış, dört iyondan (bir elektronları eksik ya da fazla olan atomlardan) herhangi birinin hareketi sayesinde gerçekleşir: sodyum, potasyum, klorür ya da kalsiyum. Bu iyonlar nöronun ya içinde (potasyum) ya da dışında (sodyum, klorür, kalsiyum) bulunurlar fakat rasgele girip çıkmak yerine, dördü de bir bariyer, yani hücre zarı tarafından tek bir yerde tutulur. Bu zar sadece basit bir duvar değildir ve tereyağlı bir sandviç gibi, ortasında yağ bulunan iki katmandan oluşur. İyonlar nöron zarının ortasındaki konuksever olmayan yağlı ortama giremediklerinden, hiçbir iyon nöronun içine ya da dışına serbestçe taşınamaz.
1 970'lerin başlarında sinirbilim alanında gerçekleştirilen en önemli yakın tarihli buluşlardan birisi, beynin kendi morfin benzeri maddesi olan enkefalin içermesidir. Bu maddenin önü ilaçlarla kesildiğinde, acı daha fazla hissedilir ve akupunktur daha az etkili olur. Aynı mantığa göre morfin bu doğal kimyasalı taklit ederek beyni çok yüksek miktarlarda enkefalin salgılandığına inandırır. Beyinde bir acı merkezi yoktur; enkefalin ise hem beynin hem de omuriliğin içindeki çeşitli yerlerde bulunabilir
Uykudan mahrum bırakılırsak, enerji verimli bir şekilde saklanamaz; büyük bir kısmı anında boşa harcanır, ısı olarak ziyan edilir. Bu nedenle sürekli olarak uykudan tamamen mahrum kalan insanlar, sonuçta kendilerini kelimenin tam anlamıyla yakarak yok edeceklerdir. Fareler uzun süre uyumazlarsa, enerjilerini geri kazanmak için giderek daha fazla yemeleri gerekir. Sonuçta bu fareler, çok yüksek miktarda besin almalarına karşın, sıskalaşıp bitkin düşerek ölürler. Demek ki uyku, hayati derecede önemlidir.
Uyku sırasında beynin, uyanık olduğumuz zamandan çok daha hızlı bir şekilde protein ürettiği bilinmektedir. Proteinler vücut yapısının korunması için gerekli olan büyük moleküllerdir ve bunlar nöronlar dahil olmak üzere vücudun tüm hücrelerinin işlevini destekler. Uyku bize, beynimizin gereğince çalışması açısından hayati önem taşıyan kimyasalları depolama olanağını tanır. Gereğince çalışmak deyimi, öğrenme ve anımsama gibi sadece bilincinde olduğumuz süreçleri değil, aynca vücut ısısının düzenlenmesi gibi bilinçsiz süreçleri de kapsar.
324 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.