Öncelikle 'sayfa yayınları' ve çevirmeni Hasan ilhan'dan uzak durmanız gerek. Korkunç bir çeviri, türkçeye değil arapçaya çevrilmiş gibi tonla eski püskü, anlaşılmaz kelime. Bu sizi okumaktan soğutmaya yeter. Kitaba gelirsek "kadınlar üzerine" bölümünü söve söve okudum söyleyeceklerimden diğer tüm felsefi kişiliğini tenzih ediyorum. Bir 19.yy cadı avcısından kadına karşı milenyum çağı bakış açısı elbet beklemiyorum ama bu yazının kendi dönemi içinde bile çiğ bir nefretten öte olmadığı çok bariz. bunu da avrupadaki 'hanımefendi' saygınlığını diğer ülkelere karşı utanç kaynağı olarak görmesinden anlıyorum. doğu insanlarını bu konuda takdir ediyor, kadınlara karşı fransız nezaketini aşağılık ve gülünç buluyor. yani günümüzde yaşasa rüya ülkesi muhtemelen afganistan olurdu. Aksini iddia eden varsa kullandığı agresif kelimelere bakarak bir daha düşünmeli. Aksini iddia etmeyip bunu savunanlaraysa sadece akıl fikir diliyorum. *** -kadınlar zihinsel olarak erkeklerden aşağıdır. -bu bodur, kısa bacaklı ikinci cins birinciye göre her zaman aşağıdadır, aynı haklara sahip olamaz kadınlara aşırı bir saygı ile davranmak tek kelimeyle komiktir. -avrupalının hanfendisi hiç var olmaması gereken bir yaratıktır. o her şeye karşı uysal söz dinleyecek şekilde yetiştirilmelidir. -kadınlar bir bütün olarak en su katılmamış philisterlerdir( zihinsel kapasite düşüklüğü nedeniyle zihinsel ihtiyaçları olmayan). - kadınların tek var olma sebebi, insan soyunun sürdürülmesidir. - kadınlar ne müzik ne şiir ne de güzel sanatlar için gerçek anlamda bir duyarlılığa, sahip değildirler. herhangi bir şeye ilgisi her zaman gercekten uzak öykünme ve taklitten ibarettir. - kadın erkekle hukukta eşit olamaz. şahitlikleri bir tutulamaz. miras sahibi olamaz. her zaman bir vasiye ihtiyaç duyar ve ne olursa olsun kendi çocuklarının vasisi olmamalıdırlar. -amaçlarına giden her şey yosmalık, yapmacık, kandırmacadan oluşan bir yoldan başka bir şey değildir. - sadece erkekler çokeşli bir hayat sürmelidir. - kadınlar fıtraten itaat etmek için yaratılmıştır, daima bir efendiye ihtiyaç duyarlar. **** bir yaratık mı tanımlıyor insan mı belli değil. hayatını bilenler tüm bu saldırgan tavrı bir nebze anlayabilir. bu düşüncelerin, annesi ile hiç barışmayan yıldızı ve yıllarca süren aşkı carolina'da yaşadığı büyük yıkımdan bağımsız olduğunu söylemek imkansız olurdu. hayatında çok önemli iki kadın ve ikisi de büyük yıkımlar getirmiş artı olarak 19. yydasın evet. belli ki yaşadığın coğrafya kadar yaşadığın zaman da kader. günümüzde olsa üç gün linç edilip tarihe gömülecek düşünceler büyük bir saygı ile analiz ediliyor, okutuluyor, nesilden nesile aktarılıyor. Filozofların her düşüncesini sorgulanamaz kutsal kelamlar kabul edemeyiz, kimse felsefe yaptı diye de allah olmuyor.

Aşkın MetafiziğiArthur Schopenhauer · Ayrıntı Yayınları · 201813,2bin okunma

·

30 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Şeyma