Bir kısmınız bilir. Bu kitabın filmi de çekilmiştir. Ben ilk olarak bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine filmini izlemiştim. Film bittiğinde duygularım dalgasız bir deniz üzerinde kağıttan bir gemi gibi salınıp duruyordu. Film sıradan bir gün gibi bitiverdi. Ama filmin birçok sahnesi hala aklımda. Sıradanlık bu kadar çarpıcı olmamalı… Kitabı okuduğumda ise filmden aldığım o tadı alamamıştım. Tadsız ve basit gelmişti. Her ne kadar kitabı okurken filmin sahnelerine hayalimde küçük geçişler yapsam da kitap beni film kadar etkilemedi. Sonrasında anladım ki bazen bir duyguyu kelimeler değil, filmler daha iyi anlatabiliyor. Bir yüz ifadesi, bir mimik o kadar çok şey ifade edebiliyor ki… Yani açıkçası bazen bir senaryo iyi bir yazı olarak tanımlanabilirken iyi bir roman olamayabiliyor. Kısacası filmi çok daha güzel. Kitapta 3 ana karakter var. Çetin, Ender ve Nihal. 30 lu yaşlarını biraz geçmiş iki yakın arkadaşın, Ender ve Çetin’in, pervasız, sınırsız, kimsenin müdahale etmediği, yargılayamadığı bir dostluk ve ev arkadaşlığı maskülen bir biçimde ilerlemektedir. Birbirinden farklı bu iki karakter çok çatışsa da aslında birbirlerini iyi tamamlamaktadır. Birisi daha duygusal, felsefeye ve sanata önem veren… Diğeri ise şantiyelerde çalışmış, duygusuz, güçlü, şapşal bir mühendis… Bir anda bu yaşamlarına Nihal adında bir üniversite öğrencisi dahil olur ve hayatları birden değişir. İkisi de bir anda bu kadına ilgi duymaya başlar. Üstelik bu kadın en yakın arkadaşlarının onlara emanetidir. Yaptıkları hatadır, bir bakıma ayıptır. İnce ince vicdan azapları duysalar da bu azapların içinden silkinip çıkar ve hoşlanmaya devam ederler. Birbirlerinin bu ahlak dışı ama duygusal ve zararsız davranışlarını görseler de büyük bir rekabete girişmez, birbirlerini incitmezler. Üstelik birbirlerine ayıplamaz ve yargılamazlar. Filmde, bu yasak duygularla başa çıkmanın çaresizliğini Çetin ve Ender’in yüzlerinde görebilirsiniz. Bu iki adam çaresizdir. Çünkü bu beğenme duygusu ve sahip olma isteğinin bir çaresi yoktur…

Bizim Büyük ÇaresizliğimizBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20208,1bin okunma

·

22 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Şükrü Akkoca