“Oraya bu yüzden gitmiştim. Profesör Andrew Martin’in keşfinin kanıtlarını yok etmek için. Yalnızca bilgisayarlarda değil, canlı insanlarda da saklı kanıtları yok etmek için.”
Profesör Andrew Martin çözülemeyen denklemi çözmüş ve insanların teknolojiyi çok ileri seviyeye taşıyabilecekleri, yıldızlararası yolculuk yapabilecekleri keşfi gerçekleştirmişti. Ancak binlerce ışık yılı uzaklıktaki Vonnadorya gezegeninin gözcüleri buna izin veremezdi. Profesör Martin’i öldürüp onun yerine geçen Vonnadoryalı uzaylı ise ilk başta ilkel ve mantıksız bulduğu insanlarla zorunlu ilişkiler kurdukça insanları merak etmeye başlar. Duyguları öğrenir, hisseder. Karısı, ergen oğlu, yaşlı köpeği ve yakın arkadaşları ile kurduğu bu zorunlu ilişkiler -Vonnadoryalı gözcülere rağmen- zamanla hesaplayamadığı bazı olaylara sebep olacaktır.
Bilimkurgu olarak başlayıp sonlara doğru kişisel gelişime dönen, zekice kurgulanmış, kısa bölümlerden oluşan anlatımı akıcı bir kitap. Ayrıca kitapta ara ara şiirlerden ve şairlerden bahsedilmesi de güzel bir ayrıntı:)