Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Öncelikle ilk defa Hakan Günday okuyan birisi olarak tamamen tarafsız bir yorum yapmak istiyorum.
Birinci Derdâ olarak adlandıracağım Derdâ ile başlayacağım. 11 yaşında annesinin bir ev ve bir kaç hayvan karşılığında tarikat liderinin kendinden yaşça büyük oğlu ile evlendirmesiyle ( kaba tabiri ile satılması) Londra'daki hayatına başlıyor. Spolier vermemek adına detaylara girmek istemiyorum fakat bir kaç kelime söylemeden edemeyeceğim.
Nereye,nasıl ve sonrasında başına ne geleceği bilmeden sırf kızından kurtulmak için kızını evlendiren, kendisi de hayatın ne olduğunu bilmeyen , mutluluğun ve huzurun sırf bundan geçtiğini zanneden anneler, kadınlarımız var . Ve malesef ki bu bir öğreti olarak yıllar yılı bòyle gelmiş böyle geçmiş. Kimi yanlış olduğunu bilerek kimi bilmeyerek ama en çokda çaresizliğe sürüklenen kadınlarımız. Yazarı bu konuda kutlamak gerek. Gerek tarikatlar gerek yasadışı olaylar bağlamında dikkatleri üzerine çekmeye çalışmış. Ne kadar başarılı olur tartışılır fakat bir şekilde ses olması güzel. Kitabi birinci Derdâ üzerinden sonlandırmış olsaydı benim açımdan zorlanmamış olurdum.
İkinci Derda'nın hayatı ve birinci Derdâ ile yollarının kesişmesi biraz zorlama gibi geldi. Ve son olarak ikinci Derda'nın ruhsal bir rahatsızlığını vurgulayıp o kadar insanın öldürmesine karşın hiçbir şey olmamışçasına hayatına devam etmesi ve birinci Derdâ ile hayatına devam etmesi benim açımdan tuhaf geldi.
Son olarak, kitaptaki küfürler konum itibari kullanılsa da zorlama ve emanet durmuş.
Hakan Günday okumaya devam edeceğim. Umarım bu kitabı gibi sıkıcı ve basit olay örgüsü ile karşılaşmam. 
Az
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.