Örgütlü dinlerin bende güven duygusu uyandırmamasının nedenlerinden biri budur. Belli başlı
inançları temsil eden liderlerden hangisi inançlarında eksiklik ya da hata olabileceğini dile getiriyor
ve öğretil e rinde ki olası açıkları saptamak için girişimde bulunuyor? Günlük yaşamda kullanmanın
yanı sıra, kim geleneksel dini öğretilerin geçersiz olabileceği koşulları sınıyor? (Ataerkil dönemlerde
ya da Ortaçağda görece iyi işlemiş öğreti ve eriklerin, bugün yaşadığımız dünyada tümüyle geçersiz
kaldıkları sonucuna varmak pek zor değil.) Hangi vaazda Tan n hipotezi nesnel bir gözle ele alınıyor?
Dinde kuşkucu yaklaşımı benimsemiş kişilere kurumlaşmış dinlerce ne gibi ödüller veriliyor? Peki ya
toplumsal ve ekonomik alandaki kuşkuculara mesleki inceleme konuları olan toplum ne değer
biçiyor?
Bilim, diyor Ann Druyan, hiç susmaksızın kulaklarımıza fısıldıyor: "Unutma, henüz çok yenisin.
Yanılabilirsin. Daha önce de yanıldığın oldu." Bilimde hâkim olan bu tevazuya karşılık, benzeri bir
yaklaşımı dinde görebiliyor muyuz? Kitab-ı Mukaddes'in Tanrı'nın verdiği bir esinle yazıldığı
söyleniyor ki, bu birçok anlam taşıyabilir. Peki ya fani insanlarca yazıldıysa? Ya sözü geçen
mucizeler şarlatanlık, bilinçdışı deneyim, doğal olayların yanlış yorumlanması ve ruh hastalığı
karışımının sonucu ise? Hiçbir çağdaş dinin ya da Yeniçağa özgü hiçbir inanışın, evrenin bilimin
ortaya çıkardığı azametini, inceliğini, karmaşıklığını önceden bildirmiş olduğunu sanmıyorum.
Modern bilimin çok az bulgusuna Kitab-ı Mukaddes'te değinilmiş olması, onun tanrısal esinle
yazılmış olduğu konusundaki kuşkularımı artırıyor.
Fakat yanılıyor olabilirim kuşkusuz.
Aşağıdaki iki paragrafı, betimlenen bilimi anlamak için değil, yazarının düşünme tarzı konusunda
bir fikir edinebilmek için okuyunuz lütfen. Yazar, fizikte aykırı durumlar, belirgin paradokslarla
karşılaşıyor ve onlara "asimetriler" adını veriyor. Bunlardan neler öğrenebiliriz?
Devinen cisimlere uygulandığında -günümüz yorumuyla- Maxwell'in elektrodinamiğinin olayın
kendisinden kaynaklanmadığı anlaşılan isimetrilere yol açtığı biliniyor. Örneğin, mıknatıs ve iletkenin
karşılıklı elektrodinamik eylemine bakınız. Buradaki gözlenebilir durum, yalnızca iletken ve
mıknatısın göreli devinimine dayanır; oysa ki geleneksel bakışta, cisimlerden birinin ya da diğerinin
devindiği, iki devinimi kesinkes ayıran bir dunun tanımlı. Mıknatıs deviniyorsa iletken sabit
olacağından, mıknatısın çevresinde belli bir enerjiye sahip bir elektrik alanı oluşarak iletkenin
durduğu yerde bir akıma yol açıyor. Öte yandan, mıknatıs sabitken iletken devindiğinde, mıknatısın
yakınlarında herhangi bir elektrik akımı oluşmuyor. Ne var ki iletkenin içerisinde, kendi basma bir
enerjiye sahip olmayan, fakat -sözü geçen iki durumda göreli devinimin eşit olduğu varsayılarakmıknatısın devindiği durumda oluşanlarla aynı yönde ve eş yoğunlukta elektrik akımları oluşmasına
neden olan bir elektrik devinim gücü vardır.
Bu tür örnekler ve "eter”e göre yerin herhangi bir devinim yapıp yapmadığını saptamaya yönelik
başarısız girişimler bir arada düşünüldüğünde, mekanik gibi elektrodinamiğin de mutlak
devinimsizlik fikrine karşılık gelecek türden hiçbir özellik göstermediği anlaşılıyor. Çıkan sonuçlar,
mekanik denklemlerinin geçerliğini koruduğu küçüklüklerin oluşturduğu tüm gözlem çerçevelerinde,
tüm elektrodinamik ve optik yasalarının da doğru olduğu yolunda.
Burada yazarın bizlere anlatmaya çalıştığı nedir? Gerekli zemini, kitabın daha sonraki
bölümlerinde vereceğim. Şimdilik dilinin, teknik, temkinli, açık olduğunu, gerekenden bir zerre bile
daha fazla karmaşıklık içermediğini söylemekle yetinebiliriz. Anlatımına (ya da "Devinen Cisimlerin
Elektrodinamiği Üzerine" şeklindeki gösterişsiz başlığına) bakarak bu makalenin, kütle ve enerjinin
eşit olduğunu, küçük dünyamızın evrende "ayrıcalıklı bir gözlem çerçevesi" oluşturmadığını bildiren
ve birçok farklı bakımdan insanlık tarihinde yeni bir çığır açan Genel Görelilik kuramının doğuşunu
müjdeleyen makale olduğunu hemencecik anlamak kolay değil. Albert Einstein'ın 1905 tarihli
raporunun açılış sözleri, bilimsel yazında sık kullanılan türden: Gösterişten uzak, son derece ölçülü
ve alçakgönüllü. Modern reklamcılık örnekleri, siyasi söylevler, kendinden emin dinbilimsel
bildirilerle -ve bu kitabın kapağında yer alan methiye ile- tümüyle zıt yapıda yani.
Sayfa 36