Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Allah'ın Hükümleriyle Hükmetmek
Sahabelerden(ra) Atatürk'e kadar gelen hükümetler halka hükmetmiş, onlara ise İslâm hükmetmiştir. Bu hükümetlerden herhangi birinin dine muhalif bir hareketi olduğu zaman, bu o hükümetin günahı olarak kabul edilmiştir. Nasıl ki bir Müslüman hevasına uyup günah işler; sonra kalbi Allah korkusuyla çarpar. Şimdiye kadar İslâm tarihinde alenen İslâm dairesinden çıkan ve din ve siyaseti yani dinî hükümleri yönetimden uzaklaştırmaya çalışan bir hükümete kesinlikle rastlanmamıştır. Şeyh bu meseleyi yabancı hükümetleri taklitten doğan bir ekol olarak incelemiştir. 19 "3) Mustafa Kemal'in dini siyasetten ayırmasını anlamayanlar Kemalist devrimlerden sonra İslâm'ın gördüğü zararlara, İslâmî hüküm ve değerlerin yıkılışına baksınlar! Mustafa Kemal'in laik devrimlerinden sonra İslâm hükümleri ayaklar altına alınmış ve ezilmiştir. Eski anayasadaki "devletin dini İslâm'dır" maddesi çıkarılmış, İsviçre medenî hukuku uygulamaya sokulmuş, şapka giyme zorunluluğu getirilmiş, Müslüman hanımların Müslüman olmayan erkeklerle evlenmeleri yasallaşmış, resmî yeminlerde Allah'ın adıyla yemin etmek yasaklanmış ve daha sayamayacağımız bir sürü şey yapılmıştır. 20 Tüm bu saydıklarımızın İslâm'a bir zarar vermediğini iddia edebilecek olan var mıdır? Din ve siyasetin ayrılması üzerine, Türkiye'de yaşanan irtidad hareketinden sonra, hâlâ bunu savunanlar Şeyh Mustafa Sabri'ye göre ya tam bir mülhid veya savunduğu şeyden habersiz kara cahildir. Çünkü laiklik kavramı iman ile bağdaşmaz. Dinin Allah katından indirildiğine, Kitap ve sünnetteki hükümlerin Peygamber(sav) vasıtasıyla bildirilen ilâhî hükümler olduğuna inanan bir kimse laik bir düşünceyi savunamaz. Aksi halde o apaçık bir küfür durumuna düçar olur. 21 Mısır'ın da adım adım Türkiye'yi taklit etmesi onun gözünden kaçmamıştır. "Dinin siyasetten ayrılması yeni Türkiye'de tam olarak uygulandığı gibi, Mısır'da da kısmen uygulanmaya başlanmıştır. İslâm'a olan bağlılığı ve sevgisi nedeniyle, Şeyh Mustafa Sabri, Mısır'ın Türkiye'yi taklit ederek bu yolda adımlar atmasına dikkat çekmiş ve Mısırlı laikleri eleştirmiştir. Onu başkalarının ülke işlerine karışmakla suçlayanlara aldırmamıştır bile. Ayıp, vatanı her şeyin üstünde tutanlardadır. Oysa Müslüman vatanı İslâm ile görür, İslâm ile yurt edinir ve hicret eder. .. Şeyh Mustafa Sabri bu tutumuyla İslâm ulemasının üzerinde icma ettiği görüşlere katılmaktadır. Tüm İslâm ulemasının icmasıyla İslâm sadece ibadetlerle sınırlandırılamaz. Bilakis İslâm muamelât, ukubât ve mahkemelerin, bakanlıkların, parlamentoların tüm ihtisas alanlarını kapsamaktadır. İslâm ibadet, şeriat, tenfiz ve savunmadır... İslâm halkın ve devletin gereksinim duyduğu tüm kanunları sunan ve içeren bir nizamdır. Madem ki iş böyledir, o halde Batılıları taklit ederek din ve siyaseti birbirinden ayıramayız. Çünkü Batılıların herhangi ilahî bir kanunları yoktur. Onların kitaplarından, peygamberlerinin sünnetinden çıkaracakları ne bir fıkıh ilmi, ne de bir usûl-i fıkh ilmi vardır. Nasıl olur da ilahî teşri (kanun yapma) kaynağımızı terk edip, insanların uydurdukları kanunları ithal ederiz? Müslümanların fert ve cemaat olarak bağımsızlıklarını koruyabilmeleri için başka halkları taklitten kaçınmaları zorunludur."
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.