Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ortaçağ
Asında 'Ortaçağ deyince, diğer iki dönem arasında bulunan bir zamanı kastediyoruz. Rönesans'ta ortaya çıkmış bir terim bu. O zamanlar Ortaçağ insanlara Antik Çağ'dan Rönesans'a kadar Avrupa'yı karartan 'bin yıl sürmüş bir gece' gibi gelmişti. Bugün hâlâ bize otoriter ve donup kalmış görünen şeyleri Ortaçağ'a benzetiyoruz. Ama aynı dönemi 'bin yıllık gelişme' olarak değerlendirenler de var. Örneğin okul sistemi Ortaçağ'da oluşmuştu. İlk manastır okullarının kurulması oldukça eskilere gider. On ikinci yüzyılda büyük katedrallere bağlı okullar da buna eklendi. 1200'den sonra ise ilk üniversiteler kuruldu. Bugünkü üniversitelerde okutulan konular hâlâ o zamanki gibi bölümlere, yani 'fakültelere' ayrılmıştır." "Bin yıl çok uzun bir zaman ama." "Doğru, ama Hıristiyanlığın halkı enine boyuna kavraması için de zaman gerekiyordu zaten. Ortaçağ'da ayrıca çeşitli uluslar çıktı ortaya -kentleri, kaleleri, halk müziği, halk şiiri olan kültürler oluştu. Ortaçağ olmasa masalların, halk şarkılarının hali nice olurdu? Hattâ Avrupa'nın hali ne olurdu Sofie? Bir Roma eyaleti belki? Norveç, İngiltere ya da Almanya gibi adların kökleri hep Ortaçağ dediğimiz o dipsiz derinlikte yatıyor. Bu derin sularda pek çok iri balık yüzer, biz onları görmesek bile. Oysa Snorre Ortaçağ'da yaşamıştır. Aziz Olav da öyle, Şarlman da. Romeo ve Juliet, Benediktus ve Årolilja, Olav Åsteson, Heddal ormanının cinleri de. Üstüne üstlük mağrur prenslerle, haşmetli krallarla, yiğit şövalyelerle, güzel genç kızlarla, adı bilinmez vitray ustalarıyla ve koskoca orglar inşa eden dâhilerle doluydu Ortaçağ. Hem daha manastır biraderlerinden, Haçlı şövalyelerinden ve falcılardan söz etmedim."
Sayfa 194Kitabı okudu
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.