Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Yohsa nâ-geh suret-i hâli olur Sultân'a ‘arz .. Kahra uğrar muktezâ-yı vaz‘-ı nâ-hem-vâr gül .. Ol gül-i bâğ-ı hilâfet kim bahâr-ı devleti .. ‘Alem-efruz olalı görmez cefâ-yı hâr gül .. Oldı devrinde hevâ mahbûs-ı zindân-ı habâb .. Gâliba görmiş hevadan şemme-i âzâr gül .. Berg-i gül gezdürmez oldı mahmil-i bâd-ı şabâ .. Haddi yoh kim çekdüre bâd-ı sabâya bâr gül .. Sarsar-ı kahr-ı cihan-sûzından âgâh olalı .. Açmaz oldı büstân-ı fitne-i eşrâr gül .. Halvet-i lutfınadur nur-ı dil-i mü'min çerâg .. Gül-şen-i kahrınadur dâg-ı dil-i küffâr gül .. Şah-ı dîn Sultân Süleymân-ı sa‘adet-mend kim .. Kesb ider hulk-ı hoşından nüzhet-i etvâr gül .. Başa salmış mihrini rûz-ı ezelden çarh-ı pîr .. Eyle kim gül-ruhlar eyler zînet-i destâr gül .. İnkılâb-ı devrden bulmazdı her giz ihtilâl .. Alsa andan hükmine fermân-ı istimrâr gül .. Zevk bâzârında bulmazdı bu reng ile revâc .. İtmeseydi nakş-ı mührin sikke-i dinar gül .. Olmag içün mutrib-i bezmi dutup bir dâ'ire .. Öğrenür her şubh bülbülden fen-i edvar gül .. Matbah-ı cûdına kim dûdına sünbüldür gulâm .. Hâr-keşlik şan‘atın dutmış değül bî-kâr gül .. Kurtulur feth itdügi kişver belâ-yı fitneden .. Kim açıldukda tikenden aynlur nâ-çâr gül .. Şerh idüp sûsenlere evsâf-ı hulkın gezdürür .. Gonceden her şubh açup gül-şende bir tûmâr gül .. Katre-i şeb-nem midür ya el açup sa'il kimi .. Hâzin-i lutfından almış lü'lü-i şeh-vâr gül .. Koymayup devrinde viran kâr-gâh-ı gül-büni .. Bir ayağ üzre durup olmuş ana mi‘mâr gül .. ‘Adli eyyâmında şeb-nem sanmanuz kim bülbülün .. Ahçasın koynında hıfz itmiş olup gam-hâr gül .. Dâmen-i pâkiyle ol behcet-fezâ-yi mülkdür .. Ger cihan bağında cennet güllerinden var gül .. Vaz‘-ı ‘âlemden felek maksûdı oldur kim olur .. Beslemekden hârı manzûr-ı ulül-ebsâr gül .. Ferrine virmez halel hâr ile kılmak iltifat .. Zîb ü zînet virdüğiçün hâre olmaz h'âr gül .. Mîve ol sultân-ı ‘âdildür nihâl-i devlete .. Sâbıkâ gelmiş selâtîn-i felek-mikdâr gül .. N'ola ger sabıklar oldıysa fenâ oldur garaz .. Mîve gösterdükde tökmek resmdür eşcâr gül .. Kıl Fuzulî medhin ol şâhun ki bâğ-ı medhinûn .. Bülbüli olurdı bulsa kuvvet-i güftâr gül .. Gerçi yohdur i‘tibârun medhin it izhâr kim .. ‘Adet-i devr-i zamândur hâre olmak yâr gül .. Var ümîdüm nice kim resm-i medar-ı dehrdür .. Yılda bir kez ‘âleme ‘arz eylemek dîdâr gül .. Feth bağında ana her dem hilâf-ı bâğ-ı dehr .. Taze taze aça lutf-ı Izid-i Cebbar gül .. ~ Fuzûlî ~ ~ Sultan Süleyman'a Övgü kasidesi ~ Gül, yeşil perdenin arkasından çıkıp yanağını gösterdi .. Böylece temiz gönül aynasının pasını sildi .. Ey sâkî .. ! Kadeh tut .. Çünkü gül ağaçlan güllerini gösterdiler .. Sen de güzel bir gül ağacısın; gülünü göster .. Hikmet göstermek için gülün, göğsünü açarak çiçekler sırasının en ucunda yer aldığı zaman geldi .. Gönüller ülkesini fethetmeye, bu mevsimin gel­mesi yetti .. Gül, artık gül bahçesindeki çiçekler topluluğuna kumandan olsun .. Eğer insan isen, bahçeyi bu mevsimde gez, seyr et .. Zira gül, bahçeyi çeşitli renkler ve kokularla cennete benzetti .. Bugün bahçenin dört bir yanını gezip seyretmek oldukça güzeldir .. Çünkü orada çiçek sarraf, gül de attar (koku satan, kokucu) oldu .. Gül, gül bahçesindeki meclisten çıkıp gitmiş iken, tekrar geri döndü ve tevbe etmiş olanların tevbesini bozdurarak kendine kadeh sundurdu .. Hz. Yusuf’un hapisten çıkıp Mısır'a sultan ol­ması gibi gül de, goncasını açıp gül bahçesinin süsü oldu .. Kapalı gonca, sanki Hz. Yusuf un Züleyhâ ile bir arada kaldığı oda gibidir .. Zira gül oradan Hz. Yusuf gibi, eteği yırtılmış olarak çıktı .. Gül, saba rüzgarının etkisiyle parçalanıp fe­rahlık bulmuş bir halde açıldı .. Sanırsın ki rüz­gar, Cebrail; gül de, Ahmed-i Muhtar olan Hz. Muhammed'in (S.A.V) kalbidir .. Gül, sanki Allah'ın Rasûlü'nün, gül bahçesi gibi olan yanağındaki bir çiğ tanesidir .. Yaydığı ko­kuyla her an onu hatırlatır .. Gül, renkli yapraklarından her tarafa çiğ incileri saçtı .. O, güzellerin gülen dudakları gibi, inciler dağıtır .. Gül, irfan sahiplerine sırlarının hâzinelerini aça­rak onları, kendi haline hayran etti .. Sabâ rüzgarı, gülün yaprağını yeşillikler üze­rinde gezdirir .. Sanki yeşillik, gökyüzüdür; gül de, orada dönüp duran bir yıldız .. Gül, oyun yaparak goncanın hokkasını göz­lerden gizledi .. Çeşitli şekillerin içinde onu bul­mak mümkün olmaz .. O gül, ne kadar hilekârdır .. Gül, dikenden yüz çevirmiş, sebepsiz yere ondan ayrılmak ister .. Sonradan görmüş cimri birisi gibi o da, aslından utanır .. Gül ağacının bağrına kıskançlık dikeni saplansa çok mu .. ? Çünkü gül, ondan ayrılmış, baş­kalarıyla arkadaşlık eder .. Diken, hasretle ateşlere yansa yeridir .. Çünkü gül, bütün güzelliğini ve süsünü ondan alır, fakat başkalarına yar olur .. Gül, vefasızlığı âdet edindiği için ömür ba­kımından dünya bahçesinde mutlu olamamıştır .. Gül, hangi bülbüle karşı işlediği cinayetten do­layı şaşırmıştır bilmem; durmadan bazen dikene esir olur; bazen da ateşe tutulur .. Seher vaktinde bahçeyi gezdim .. Orada gördüm ki gül, mecmuasını açmış, bu matlası ezberleyerek hazırlanıyordu .. Ey güzel yürüyüşlü servi (boylu güzel) .. ! Gül, senin güzelliğine âşık olmuş .. Hatta o, yaralı göğsünü senin için parça parça etmiştir .. Gülün sana benzetilmesi ne mümkün .. ? Seninle onun arasında yüz fark vardır .. Sen, perdenin ar­kasına oturmuş (iffetli) bir güzelsin; o ise gü­zelliğini herkese gösteren meydan güzelidir .. Gül, senin aşkının sırrını göğsüne öyle gizlemiş ki, ayağından asarlar, onu, yine de açıklamaz .. Gül, her sabah vakti, yollara düşüp gözüne sürme yapmak için, sabâ rüzgarından senin dergahının toprağını sorar .. Gül, senin gül bahçesinde gezindiğini sabâ rüz­garının habercisinden anlamış ve senin ayağına saçmak için altın hazinesini hazırlamış .. Sakın gülün yapraklarını, altın hazinesini ko­rumak için duvar yapmak üzere gülün topladığı renkli tuğlalar sanma .. Rüzgarın iteklemesi yeşilliklerin tahtını oy­natmasın diye gül, onun her tahtasına göl­gesinden çivi çakmıştır .. Gül, her sabah gül bahçesinin levhasına yüzlerce daire çizmektedir .. Galiba gül, bunu yapmak için bülbülün gagasını pergel olarak kullanmaktadır .. Gül, gülüp eğlenmek üzere gül bahçesinin gecesini aydınlatmak için her ağaca çok aydınlatıcı kan­diller astı .. Gül, bunca kandili yaktı ama, ne fayda .. ? Öbür taraftan gönül (ateşinin) dumanından bülbülün gününü karanlık hale getirdi .. Gül, dünya yurdunu cennet semasına çevirdi; fakat gonca gibi, bülbüle de dünyayı dar etti .. İnsanlar anlayabilseler, aslında gülün her yap­rağı toprakla örtülenlerden (ölenlerden) haber veren birer hal dilidir .. Gülün yokluk uykusundan uyanması, sebepsiz yere değildir .. Bu, bülbülün feryad ederek ağ­lamasının tesiriyle olmuştur .. Ey bahçıvan .. ! Bu devir, adaletli bir sultanın dev­ridir .. Tenbih et de gül, zulmederek gül bahçesini ateşe vermesin .. Gül, kendi kendine eziyet ederek gonca gibi, gömleğini parçalamasın .. O, öyle yapacağına den­gesiz davranışlarından tevbe istiğfar etsin .. Yoksa gülün durumu, derhal sultana arz olunur da, uygunsuz hareketlerinden dolayı halinin gerektirdiği şekilde cezaya uğrar .. (O Sultan) hilâfet bağının gülüdür, onun dev­letinin baharı dünyayı aydınlatmaya baş­layandan beri gül bile, dikenden dolayı cefa çek­mez .. Onun devrinde hava, su kabarcıklarının içine haps edildi .. Galiba gül de, havadan birazcık in­cindi .. Sabâ rüzgarının sepeti, artık gül yaprağı gez­dirmez oldu .. Zaten gülün, saba rüzgarına yük taşıtmaya hakkı yok .. O padişahın cihanı yakan kahrının şiddetli rüzgarından haberdar olalıdan beri, şerlilerin fitne bahçesinde gül açmaz oldu .. Mü'minin gönlünün nuru, onun lutfunun gerçekleştiği odanın mumudur .. Kafirlerin gönül yarası da, onun kahrının gül bahçesinin gülüdür .. Dinin padişahı mutluluk sahibi Sultan Süleyman Ki, onun güzel huyundan gül, neşe ve ferahlık elde eder .. Gül yüzlü güzellerin, gülü başlarındaki örtüye süs yaptıkları gibi, ihtiyar gökyüzü de, güneşi ezelden beri en yükseklere çıkarmıştır .. Eğer gül, o padişahtan zamanın hükmüne karşı devamlılık fermanı alsaydı, zamanın değişmesiyle asla bozulmazdı .. O padişah, altın paranın üzerine vurulan mührünün süsünü gulden yapmasaydı, o, bu renkleriyle bile eğlence pazarında itibar görmezdi .. Gül, o padişahın meclisinin çalgıcısı olmak için her sabah bir halka meydana getirerek bülbülden musikî sanatını öğrenir .. Sünbül o padişahın cömertlik mutfağının dumanına köledir .. Aslında gül de, işsiz güçsüz değildir; o, onun sarayının mutfağında yakılmak üzere diken taşıyıcılığı yapmaktadır .. O padişahın fethettiği ülke, tıpkı gülün açıldıkça çaresiz olarak dikenden ayrıldığı gibi, fitne belasından kurtulur .. Gül o padişahın huyunun niteliklerini susamlara açıklamak için her sabah goncadan bir parça alıp gül bahçesinde gezdirir .. Gül, bir çiğ tanesi midir .. ? Ya da dilenci gibi el açıp, o padişahın lutuf hazinedarından iri ve iyi cins bir inci tanesi mi almıştır .. ? Gül, o padişahın devrinde bir ayağının üzerinde durup mimarlık yaparak gül ağacının iş yerini viran bırakmamıştır .. Gül, onun adaletle hükmettiği günlerde bülbüle üzüntüsünü paylaşan bir arkadaşlık yaparak, onun parasını koynunda saklamıştır .. (Gülün üzerindeki odur) .. Onu, çiğ tanesi sanmayın .. Her ne kadar dünya bahçesinde cennet gül­lerinden gül varsa da, o padişah, namus ve şe­refiyle ülkenin güzelliğini artırmıştır .. Feleğin, dünyada mevcut olanları ortaya koy­maktan maksadı, dikeni besleyerek gülün elde edilebildiğini basiret sahiplerinin gözleri önüne sermektir .. Gülün dikene İltifat etmesi, onun değerine gölge düşürmez .. Ayrıca dikene güzellik ve süs verdiği için de hakir görülmez .. Devlet fidanının meyvesi, o adaletli sultandır .. Ondan önce gelip geçmiş, gökyüzü kadar yüce padişahlar, o meyveyi yetiştiren çiçektir .. Daha önceki sultanlar yok olduysa ne olmuş .. ? Meyvelerin ortaya çıkmasıyla ağaçların, çi­çeklerini dökmeleri normaldir .. Asıl maksat da budur .. Ey Fuzûlî .. ! O padişahı öv .. Eğer gül, kendinde söz söyleme gücünü bulabilseydi, onun övgü bahçesinin bülbülü olurdu .. Gerçi senin bir değerin yok ama, yine de ona olan övgünü açığa vur .. Gülün dikene dost ol­ması, geçip giden zamanın bir âdetidir .. Nasıl gülün, yılda bir kez de olsa yüzünü dün­yaya arz etmesi, zamanın bir gün insanın im­dadına yetişeceğinin bir alameti ise, benim de, (zamanla yüzüme bakılacağına) ümidim var .. ( “Yeryüzünü bir beşik, dağları –onun için- birer kazık yapmadık mı .. ? ” Nebe suresi .. ) Dünya bahçesinin aksine, Cebbar olan Allah'ın lutfu, onun için, fetih bahçesinde taze taze güller açtırsın ..
·
160 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.