Yaradılış itibariyle her insan, içinde yaşadığı toplumda hayatın en mutlu, en kolay, en tatlı taraflarının kendisine düşmesini ister ve en
kuvvetli olan, kendisinden zayıf olanlan hiçe sayar. Bunun sonucu,
huzur, rahat, güven ve düzen içinde yaşamak olanaksızlığıdır. İşte
insanlar arasında, kavga yerine birbirine yardım, karşılıklı saygı, düzen
koyan, herkese haklarını ve görevlerini tanıtan hukuk kuralları ve bunların istikrar bulmuş bir şekilde uygulanışıdır. Bu iş ancak, devlet örgütünün ve kuvvetinin bulunması sayesinde mümkündür. Devlet, herkesin haklarını ve görevlerini belirler; hiç kimse belirlenen sınır dışında
bir hak iddia edemez. Bunun gibi, kendisi de fazla hiçbir görev ile
yükümlü tutulamaz.