Her istenmeyerek yapılan çalışma sert ve ağır gelir. İnsanın çalışmaktan hoşlanması ve zevk alması için mesleğini yeteneklerine uygun ve kuvveti ile orantılı olarak seçmiş olması gerekir. Bu nedenle, gençlikte en önemli mesele, meslek seçimidir.
1- Başkasına olan bir iyilik bize de iyiliktir; başkasına olan
kötülük bize de kötülüktür. Bu sebeple iyiliği sevmek ve kötülükten
kaçınmak gerekir.
2- Yaptığımız işler, çevremizde sevinçler veya acılar halinde
yankılar uyandmr, bu durum bize vicdani görevleri duyurur.
3- Bağlılık, bizi başkalan için hoşgörülü yapar. Çünkü başkala-
nmn kusurlannda bizim de istemeyerek çoğunlukla birlikte suçlu
olduğumuzu gösterir.
Özetle, bağlılık, “herkes kendi için” yerine, "herkes, herkes için"
düşüncesini koyar. Bu düşünce, toplumsaldır, millidir, geniş ve yüksek
anlamıyla insanidir.
Basının, halkın hayatında ve Cumhuriyetin ilerlemesi ve gelişiminde sahip
olduğu görevler yüksektir. Basının, tam ve geniş hürriyeti iyi kullanması konusunun hassas olduğu kayda değerdir. Her türlü yasal kayıtlardan önce, bir kalem sahibi, ilme, ihtiyaca ve kendi siyasi görüşlerine olduğu kadar vatandaşlann haklarına ve ülkenin - her türlü özel görüşlerinin üstünde olan - yüksek menfaatlerine de dikkat ve saygı
göstermek manevi zorunluluğundadır. Bu zorunluluktur ki, genel
düzeni sağlayabilir.
Bununla birlikte, basın serbestîsinden meydana
gelecek kötülükleri, ortadan kaldıracak etkin araç, asla geçmişte
olduğu gibi basın hürriyetini bağlayan bağlar değildir. Aksine, basın
hürriyetinden doğacak zararları ortadan kaldırma aracı, yine basının
kendi hürriyetidir.
Şüphesiz, düşüncelerin, inançların başka başka olmasından,
şikâyet etmemek gerekir. Çünkü bütün düşünceler ve inançlar, bir
noktada birleştiği takdirde, bu hareketsizlik belirtisidir. Öyle bir
durum elbette arzu edilmez.
Hoşgörü o kimsede vardır ki, vatandaşının veya herhangi bir
insanın vicdani inanışlarına karşı, hiçbir kin duymaz; aksine saygı gösterir. Hiç olmazsa, başkalannın, kendininkine uymayan inanışlarını
bilmemezlikten, duymamazlıktan gelir.
Herhangi bir fikre bağnazca bağlanmayacak kadar serbest ve eleştirel düşünebilen, düşünmeyi seven ve kendi kendine bilgi edinilebilen insanlara “aydın” denir.
Türk baskı ve esaret zincirlerini parçalayabilmek için iç ve dış
düşmanlar karşısında hayatını ortaya attı; çok kanlı ve tehlikeli mücadelelere girdi; sayısız özverilere katlandı; başanlı oldu, ancak ondan
sonra hürriyetine sahip oldu. Bu sebeple hürriyet Türk'ün hayatıdır.
Yaradılış itibariyle her insan, içinde yaşadığı toplumda hayatın en mutlu, en kolay, en tatlı taraflarının kendisine düşmesini ister ve en
kuvvetli olan, kendisinden zayıf olanlan hiçe sayar. Bunun sonucu,
huzur, rahat, güven ve düzen içinde yaşamak olanaksızlığıdır. İşte
insanlar arasında, kavga yerine birbirine yardım, karşılıklı saygı, düzen
koyan, herkese haklarını ve görevlerini tanıtan hukuk kuralları ve bunların istikrar bulmuş bir şekilde uygulanışıdır. Bu iş ancak, devlet örgütünün ve kuvvetinin bulunması sayesinde mümkündür. Devlet, herkesin haklarını ve görevlerini belirler; hiç kimse belirlenen sınır dışında
bir hak iddia edemez. Bunun gibi, kendisi de fazla hiçbir görev ile
yükümlü tutulamaz.