Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir varlığın ölmesi ile onu kaybetmek, aynı şey midir?
O yalnızca bir cümle istiyordu. Tek bir cümle. Telefona döndüm. "Sizin kaç çocuğunuz var?" diye sordum. "Üç tane çocuğum var idi. Birini kaybettim, iki kaldı." 'Kaybettim.' Annenin çektiği tüm acıyı açıklayabilecek güçte bir kelimey- di bu. Can alıcı kelime bu idi. 'Kaybettim'de acı vardı. 'Kaybet- tim'de sahiplenmek vardı. Mülk edinmek vardı. İnsan sahip ol- duğuna inandığı şeyi kaybederdi. 'Kaybettim,' benliğin oyunu idi. 'Kaybettim' demekle kaybediyorduk. 'Kaybettim' dedikten sonra ruhun huzur bulması imkânsızdı. "Kayıp mı ettiniz?" dedim anlamazlığa vurarak. "Nasıl oldu bu?" "Dokuz yaşındaki çocuğum öldü dedim ya!" dedi şaşkınlıkla. "Bir varlığın ölmesi ile onu kaybetmek, aynı şey midir?" Bir varlığın ölmesi, onu kaybetmek midir? Sorun buydu ve o, oğlunun ölümünü bir kayıp olarak algılıyordu. Ona ruhlar âleminden bahsettim. Ruhunun yaşadığından ve büluğ çağından önce ölen çocukların 'cennetin çocuğu' olduğundan. Ruhunun dünyanın meşakkatlerinden, zorluklarından, acılarından, soğuğundan kurtulduğunu anlattım. Çocuğunun bedeni toprak altındaydı. Bu doğruydu. Ama çocuğu toprak altında değildi. İnsan denilince yalnız beden mi anlaşılırdı? Çocukluk fotoğraflarınıza hiç bakar mısınız?" "Bakarım, evet!" "Şu anki siz ile fotoğraftaki siz, siz misiniz?" Biz yalnızca bedenimiz değilizdir. Ruhumuz, aklımız, kalbimiz, şuurumuz, duygularımız ve tanımlayamadığımız birçok şeyiz biz. Toprak altında olan ise, yalnızca bedenimizdir. Yaşam boyu kimbilir kaç beden bırakıyoruz toprak altına... Onun dokuz yaşındaki çocuğu da bedenini dokuz kere toprak altına bırakmamış mıydı zaten? Söyleyebileceğim o tek cümle artık şuydu: "Sizin üç çocuğunuz vardı. Bir çocuğunuz şimdi ruhlar âleminde yaşıyor. Sizin hâlâ üç çocuğunuz var."
Sayfa 8
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.