Tabutunuz
Pırıl pırıl çivileri ve talaş kokuyor
Demek taze ölülerdensiniz hemşehrim
Kan akıtılmadan
Kesildi damarlarınızın sıcaklığı
Söyleyin kim yokladı
Bir ateş salmayla içinizi
Şimdi doya doya seyredin gövdenizi
Kalabalıklardan eli mızraklılardan
Otomobillerden nüfus patlamasından
Ve o koca denizlerin kirlenip ağrımasından
Kaçıp
Bir kırevi çitinin arkasında papatyaların içinde Önünüze çıkıveren teneşir tahtasında
Nasıl yalnız ve manasız ağlamakta
Şimdi doya doya seyredin gövdenizi
Bir beyin mimarı bir yaşlı kadın
Kapının aralığını dolduran çocuklar
Giysilerinde baş döndüren bir sersemlikle
Eve dolan komşular ve damın üstüne gökten
Bir kartal ölüsü düştü
Daha girmeyin oraya-melekler hazır değil
Nasıl da alıştınız ölümünüze
Yaşamın daha en tatlı sevişmelerinde
Elleriniz en ılık anlarda beden tutmalarında
Gidiyorsunuz ya gülüşüyor çocuklar
Her biri o kadar güzel ki artık
Salıncak çelik çomak ve rüyalar yok artık
Harp oyunları bile unutuldu dönemeçlerde
Ölüm gelemiyor tıkalı kapılar
Nasıl ki elinden
Kurtularak kaçmak isteyişler
Seni nasıl sürüyordu içine çürüyen uygarlıkların
Oyuklarında
Kötü bilmece kutuları tarifler
Yozlaşan hünerler
...