Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
saydam dünyada metal duvarlara hapsolmuş benlikler
“Biz”,
1984
1984
eserini İngilizce okuma deneyimimle zehirlenen distopya algımı kırarak kendine hayran bıraktıran müthiş bir eser oldu. Bütün distopyaların öncüsü etiketinden etkilenmeden okusaydım da aynı hissiyatı yaratırdı bence. Zamyatin’in tek roman çalışması olmasının hayal kırıklığını kitabı bitirmeden hissetmeye başlamıştım maalesef. Metaforik anlatımlara aşık biri olarak her sayfasında inanılmaz bir doyum yaşadığım bu kalemden tekrar uzun soluklu bir eser okuyamayacak olmak biraz üzücü. 26. yüzyıla kurgusal bir mercek tutan eser, Velinimet’in yönetimindeki Tek Devlet’in bütün dünya kapsamında hüküm sürdüğü bir distopyayı konu almakta. Bilimin ve aklın ışığında zirvede olduklarına inanan bu toplumda halk yok, Numaralar var. “Ben” yok, “BİZ” var. Haliyle isimler de yok, karakterlerimizin kimlikleri harfler ve numaralardan ibaret. Eser “İntegral” aracının başmühendisi D-503’ün günlüğü şeklinde ele alınmış. Devletin matematikçilerinden olan D-503, denetimindeki İntegral’in uzaya gönderilmesine günler kaldığını belirtirken İntegral’in yegane amacını şöyle açıklamakta: “Adına özgürlük denen ilkelliği sürdüren meçhul oluşumları aklın koruyucu kanatları altına almak.” (s.9) Mutluluğun matematiksel mükemmelikte bulunduğunu savunan Tek Devlet, mutluluk sınırlarını Dünya’yı da aşarak evrenin sonsuzluğu ile bütünleştirmek istiyor. Eserde inanılmaz bir dünya düzeni kurulmuş, okudukça farklı detaylar göze çarpıyor. Tek Devlet’e ait belli başlı kurallardan önce fiziksel düzeni anlatmak gerekirse, tahmin edebileceğiniz bütün yapılar camdan. Binalar, odalar, eşyalar, kaldırımlar, her şey camdan. Şeffaflığa ve saydamlığa bayılan, ya da şeffaflığa bayılmaları için bayıltılan bir toplumdan bahsediyoruz. Öyle ki D-503 gökyüzünün bile steril ve lekesiz olanını seviyor. Örneğin sık sık eski, ilkel insanlara -yani bize :))- gönderme yaparak bilimin medeniyetine şükreden D, bulut kümelerinden ilham alan şairlerin ilkelliğine şaşırıyor. Kendilerini doğadan tamamen soyutlayan Yeşil Duvar dedikleri bir sınır çizgileri var, ötesi bilinmezliklerle dolu ve bilinmesi de mümkün kılınmamış. Tek Devlet’in sorgulanmadan itaat edilen belli başlı kuralları ve normlarını not ederek okumuştum. Basit bir anlatımla ve gözden kaçırmadığım kadarıyla şu şekilde: - Gezinti, yemek, uyuma ve uyanma saatleri gibi kişisel her deneyim Zaman Çizelgesi ile kontrol edilir. Her Numara aynı saatte uyumak ve uyanmak zorundadır. “Gündüz çalışabilmek için gece uyumak şarttır. Gece uyumamak bir suçtur.” (s.70) “Kimi tarihçilerin anlattığına göre güya sokaklarda gece boyu lambalar yanar, millet sabaha kadar gezer tozarmış!” Tek Devlet’teki Biz için bu durum kabullenilemez, zira böyle bir sorumsuzluk insanlığın hayatından 50 milyon yıl çalmaktır. - Numaraların cinsel yaşamları ve üreme Tek Devlet’in denetimindedir. Birbirleri üzerine kayıtlı olan numaraların storları yalnızca “çiftleşme” esnasında, denetimden aldıkları pembe bir bilet ile indirilebilir. - Rüya görmek psikolojik bir rahatsızlıktır. Parlak ve kirlenmemiş bir beyin düzeneğine saplanan rüyanın tıpkı göze kaçan ve durmadan rahatsızlık veren bir kirpikten farkı yoktur. - Kendini alkol ve nikotinle zehirleyenlere karşı Tek Devlet’in merhameti yoktur. (s.67) - İtaat etmek bir erdemdir, gurur ise kusurdur. - Seçimler önceden belirlenmiş ve organize edilmiştir. “Önceden hesabı yapılmamış, öngörülmemiş tesadüfler üzerine körü körüne devlet bina etmek, bundan daha anlamsız ne olabilir ki!” (s.153) Tahmin edilebilir bir şekilde özgürlük Tek Devlet’in baş düşmanı. “Özgürlük ve suç kavramları kopmaz bir biçimde birbirleriyle bağlantılıdırlar” (s.46). Özgürlükten yoksun ve boyun eğmeye mahkum her şey D-503’ün hayranlığını içeriyor. Dinsel ayinleri ve askeri törenleri de hesaba katarak biat etme duygusunun eski zamanlarda bile insanın özlerinden biri olduğuna inanıyor. Hikayeyi anlatmak veya özetlemek benim başarabildiğim ya da istediğim bir şey değil ama kısaca bahsetmek istiyorum. Velinimet’e itaatkarılığından ödün vermeyen D-503, hayatına giren I-330 ile sarsıcı bir yola adım atmış oluyor. Öncesinde zihnini kurcalayan ve bilimle baş edemediği her bilinmeyeni “x, (iks)” ile ifade eden D’nin hayatı bir anda binlerce iksin saldırısına uğruyor, kaldı ki cam duvarların ardında ikslerle mücadele hiç kolay değil. Her an Velinimet'in makinesi bir çeşit giyotine kurban giderek yok edilme riskiyle karşı karşıya. I-330 Tek Devlet’in yeraltı direnişçilerinden, akla baş kaldıranların öncülerinden. I’nın başta aşk ile -her ne kadar hastalık sayılsa da- yaklaştığını düşündüğümüz D’nin hayatına girmesinde İntegral’in başmühendisinden faydalanmak amacı yatıyor. Ancak bu yakınlaşma D’nin itaatine balta indirmekle kalmayıp D’yi ağır bir hastalığa sürüklüyor: Ruh hastalığı. “’Durumunuz kötü! Görünüşe bakılırsa içinizde bir ruh oluşmuş.’ Ruh mu? Ama bu hayli tuhaf, eskilerde kalmış ve çoktan unutulmuş bir sözcük.” (s.102) D-503 bizlere “haşat olmuş son vidama, kopmuş son yayıma kadar içimi -hasta ruhumu- açtığım insanlar…” şeklinde sesleniyor. Benliğini ezen mekanik kostümün altındaki D’yi dinliyoruz, aynı cümlede kulaklarımıza ulaşan tıkırtıları ve iç çekişleri, yakarışlarının çelişkisi okurlarını da boğuyor. Saydam camlarla kuşanmış mekanlarda metal duvarlara hapsolmuş benliğinin çırpınışlarına şahit oluyoruz. “Benim aklım başımda değil, ben hastayım, benim içimde artık bir ‘ruh’ var, ben bir mikrobum. Hem zaten çiçek açmak da bir hastalık değil midir? O tomurcuk çatlarken acı vermiyor mudur?” (s.146) Doğayı yok sayan ve Yeşil Duvar’ın ardında bırakan Tek devlet’in cam kaldırımlarında çiçek açan D-503'ün bilimin ağır botları altında yeşerme çabalarını okuyoruz. Devamını keyifli okumalar dileyerek sizlere bırakıyorum.
Biz
BizYevgeni İvanoviç Zamyatin · Can Yayınları · 20239,2bin okunma
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.