Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

83 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Stefan Zweig'ın "Satranç" kitabı, sadece satranç oyununun stratejik derinliğini değil, aynı zamanda insan doğasının karanlık yönlerini ve totaliter rejimlerin insan hayatı üzerindeki hem psikolojik hem de fiziksel etkilerini aktarmaktadır. Yazar bu eserini 1938-1942 yıllarında Brezilya’da sürgündeyken yazmıştır. Eserinde Nazi Almanya’sının, Avrupa’nın aydın insanını nasıl karanlığa, hiçliğe ve ruhsal bunalıma sürüklediğini anlatmaktadır. Stefan Zweig’ın intihar etmeden sadece birkaç ay önce bu eserini yazdığını düşünürsek, bu eser ikinci dünya savaşı sırasında ölmüş olan insanlığa bir veda mektubu niteliği taşımaktadır. Stefan Zweig'ın insan zihninin derinliklerine inmesini, toplumsal eleştirilerini ve bunları eserine kusursuz bir akıcılıkta aktarmasını büyük bir hayranlıkla okudum. Hikaye II. Dünya Savaşı'nın gölgesinde, bir transatlantik gemisi üzerinde geçmektedir. Bu gemi sıradan bir gemi olmamakla beraber pek çok iyi satranç oyuncusunu barındırmaktadır. Bu oyunculardan biri de Mirko Czentovic'dir. Czentovic küçük yaşlarda babasının ölümü üzerine bir rahibin yanında kalmaya başlamıştır ve bu rahibin arkadaşı vasıtasıyla satranç yetenekleri fark edilmiştir. Czentovic her türlü estetik düşünceden ve sosyal becerilerden yoksun olmasına rağmen olağanüstü derecede satranç yeteneğine sahip biridir. Bu yeteneği sayesinde, çok kısa sürede küçük bir kasabada başlayan satranç müsabakalarından dünya satranç şampiyonluğuna ve daha pek çok başarıya imza atmıştır. McConnor ise çok hırslı bir satranç oyuncusudur ve Czentovic’in gemide olduğunu öğrenince ona meydan okur. İlk maç Czentovic için çocuk oyuncağıdır ancak ikinci maçta hiç beklenmeyen bir olay yaşanır: seyircilerden biri oyuna müdahale eder ve Czentovic lehine olan müsabaka beklenmedik şekilde berabere biter. Herkes bu hayat kurtaran müdahaleyi yapan kişiyi merak eder ve tanımak ister. Bu kişi ana karakterimiz Dr. B’dir. İşte bu noktadan sonra Dr. B’nin nasıl dünya satranç şampiyonunu yenebilecek kadar iyi satranç oynayabilmesinin hikayesini öğrenmekteyiz. Dr. B aslında bir avukattır ancak talihsiz biçimde Gestaponun yani gizli Nazi polis teşkilatının eline düşer. Gestapo Dr. B’yi boş bir odaya kapatır. Odasında sadece bir koltuk, bir dolap, bir leğen ve küçük bir pencere bulunmaktadır. Dr. B bu odada yalnızlık, hiçlik ve umutsuzluk gibi duygularla ve kendi zihniyle boğuşur. Kendisine yemek getiren gardiyanlar ile ara sıra gelen sorgu memurları dışında, kendisine zamanı hatırlatan ve iletişim kurabileceği kimse yoktur. Yine sorgulanmak için götürüldüğü günlerden birinde asker paltosunun cebindeki bir kitap gözüne çarpar ve gizlice bu kitabı alır. Çok mutludur çünkü sonunda zihnini meşgul edebileceği ve vakit geçirebileceği bir şey bulmuştur. Kitapla birlikte odaya döndüğünde ise hayal kırıklığına uğrar çünkü bin bir türlü zahmetle aldığı kitap sadece bir satranç kitabıdır. Dr. B sırf vakit geçirmek için bu kitabı okumaya başlar. Kitabı okudukça satranca olan ilgisi artar. Bir süre sonra satranç tahtasını, taşlarını ve hamleleri zihninde canlandırmaya başlar. Dr. B bununla da sınırlı kalmaz her satranç hamlesini ve dünya şampiyonlarının müsabakalarını ezbere kendi zihninde oynamaya başlar. Zihnindeki oyunlar zamanla yerini karşılıklı maçlara bırakır. Dr. B zihninde kendi kişiliğini ikiye böler; beyaz Dr. B ve siyah Dr. B olmak üzere kendi kendisine karşı satranç müsabakası yapar. Müsabakayı kaybeden kendisine karşı kızmakta kazanan kendisiyle gurur duymaktadır. Bu ikilem zamanla daha da derinleşir ve kendi kendisiyle kavga etmesine ve kendisine zarar vermesine kadar devam eder. Sonunda satranç zehirlenmesi yaşar, gerçekle zihnindeki kurguyu ayırt edemez hale gelir. Bir psikiyatri kliniğine yatırılır. Burada tedaviden gördükten sonra hem satranç zehirlenmesinden hem de gestapodan kurtulur. Uzun yıllar sonra tesadüfen gemideki satranç müsabakasını görür ve kendisini tutamaz. Onun bu başarısını gören seyirciler ve McConnor gibi oyuncular Czentovic’e karşı bir müsabaka yapmasını teklif eder. Dr. B başta istemese de bu teklifi kabul eder. İlk oyunda Czentovic’i mağlup eder lakin ikinci oyunda hastalığı nüks eder ve yine gerçekle kurguyu ayırt edemez hale gelir sonunda masadan ayrılmak zorunda kalır. Kitaptaki egoist, estetik düşüncesi olmayan, sosyal becerileri zayıf ve hayattaki tek başarısı satranç oynamak olan Czentovic karakteri Hitler’i; Nazi Almanya’sından kaçan, nazik, entelektüel ve aydın taraf olan Dr. B ise Avrupa insanını temsil etmektedir.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020237,1bin okunma
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.