Gönderi

Ağlamaya dahi takati kalmayan esirler, bir köşeye büzülmüş bekliyordu. İçeriye bir naip girdi. "imam Şamil, Hanha Hatunu görmek istiyor" dedi. Prenses, "Ne istiyormuş?" diye sordu. "Onunla konuşmak istiyor" diye cevapladı naip. "O zaman buraya gelsin. Ben onun ayağına gitmem" dedi Prenses. Afallayan naip, "O, Büyük İmam" dedi. "Ben de Gürcistan Prensesi'yim" dedi Anna, mağrur bir üslupla. Naip, odadan çıktı. Kulaklarına inanamıyordu. Kendi milletin­den kimse, İmam'a karşı gelmeye cüret edemezdi. Şamil'in huzuruna çıkan naip, İmam'ın kulağına esirin küstah tavrını fısıldadı. Bir süre sessizliğini koruyan İmam'ın yüzünde en ufak bir ifade dahi yoktu. Sonra hafiften gülümsedi. "Öyle olsun. Hepsini Dar­giye-Vedan'a götürün. Orada onunla konuşurum. Böylesi daha iyi oldu. Allah'ın hikmeti" dedi.
·
18 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.