Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Uzun zaman sonra ilk defa sabahın köründen beri dolu dolu bir gün yaşamaya başladım. Bu saatte normal yaşamda gözümü açamazken hazırlanıp, işe gitmek kaldı günün kalanında. Bu dinginlikte kendimle konuştuklarıma dikkat ettim. Aslında hayatımda kaçmak istediğim hiç bir duygu yokmuş, fakat o kadar çok başkalarının duyguları üzerimdeymiş ki. Ben savaşta, değersizlikte, zorlamada, bu hayatta bir şeyleri bırakmakta ve güçte değilmişim. Uff kendi omuzlarıma neler yansıtmışım. İllahi her gün bir inanç sistemi veya bir psikolojik bilgi öğrenmek zorunda değilmişim. Hata yapmamak asıl olgum olmak zorunda değilmiş, çünkü ben zaten hata yapacak bir karakterde değilmişim. Artık ışığa, seslere öfkelenmiyorum mesela. Kulağımda tık tık saat sesi, o kadar dinginim. Sosyal medya da acı olayların içine daha fazla düşmem gerekirken buradan dahi ayırabiliyormuşum kendimi. Şükretmek için acı olaylara bakmama gerek yokmuş, içime ve çevreme baksam iyi şekilde şükredebilirmişim. Yani iyi şükürler varmış hayatta. Hiç bir duygu hissetmeden normal şekilde derin nefes alabiliyormuşum. Savaşta veya tetikte değilmişim, benim bir acım zorluğum yokmuş. Hayatımda öyle zor şeyler falan bırakmamışım, hastalık süreci bana kendimi vermiş. Yalın, sesini duyan, potansiyelinin ve gücünün farkında bir hayatı vermiş bana. Bunu 35'inde 45'inde yaşayan insanlar görüyordum hep ve kendimle tanışmamı bekliyordum. Böyle başka yansımalardan ayrılınca farkettim ki ben kendimi bulmuş ve tanımışım. İçim kıpır kıpır. Yansıttığım kıpır kıpır. Öğrendiğim her bilgi heybemde artı. Uzun zamandır farkında olduğum ama bugün yüzleştiğim ve çok daha rahatladığım tek bir şey var; "Başkalarının şemalarını yaşamak". Acaba başka bir insan benim yerimde olsa ne tepki verirdi. Yıkılırdı, off ben yıkılmıyorum kesin duygularımdan kaçıyorum yıkılmalıyım. Bu olaylara çok dertlendin benim zorluklarıma bende ağlamalıyım o zaman. Korkunç bir şeymiş, dile getirirken bile içim titredi. Bir ölüm, bir deprem yaşamadığım sürece sanırım, bu dünyada çok şeyi normal görebilen bir noktadaymışım. Ben şakalaşabilen, dalga geçebilen, çok günlük muhabbet edebilen, gerektiğinde destek olabilen biriymişim. Tek sohbet vasfım destek olmak değilmiş, kendimde o yansımalardan dolayı bu frekanstaymışım ve başka şeylerde nefes alamıyormuşum. Yaşadığım fazla iyi, fazla kötü, fazla öfkeli, fazla takıntılı gibi her fazla olan duygu kendi sesimi duymadığım içinmiş. İçimde farklı bir dünya/ ışık varken bunları görmediğim için dış yansımalara daha fazla aynalık yapıyormuşum. Uyku sorunum yokmuş, çünkü güvende olduğumu bilmekten öte artık hissediyorum. Artık başka insanların hayatlarına aptallık diye bakmıyorum, ayakkabılarımız farklıymış ve o ayakkabılarla oldukları yerle gurur duyuyorum. 38 yaşında yeni hayatına başladığını söyleyen birine daha yeni kendini bulmuşsun, daha yeni büyümüşsün dedikten sonra dönüpte kendime 25 yaşında minnacık biriyim dediğime eskiden çok tutunurdum, unutsam bir daha derim ama gerçekten bu yaşta kendimle kurduğum bu iletişim için bugün o kadar huzurlu ve sevinçli hissediyorum ki. Bugünüme böyle bir not bırakmak istedim, 10 dakikamı buna ayırdım sanırım. Şimdi kalkıp yansıyan güzelliğim ile kumaş kesip, giyip işe gideceğim ve bu gününün geri kalanını da, hayatımın geri kalanı içinde çok heyecanlıyım. Bir dipnot; okuduğum, karşıma çıkan her kitaba, yaşadığım her şeye ve ve aklıma şükürler olsun :)
·
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.