“ Aşağılık duygusu, yani durmadan özenilen ve gerçek politikacılarımızın, devlet adamlarımızın ağzıyla, gerekse öğretmenlerimizin ağzıyla ve gerekse basınımızın azıyla ve gereksiz sinema filmlerinin azıyla durmadan özendirğimiz Avrupalı insan, Amerikalı insan. Onların karşısında sürekli olarak aşağılanıyorduk. Ve aşağılana aşağılana hepimiz de o kompleks oluşuyordu. Yani insanlarımız evlatlarını minicikken ruhen batılı insanların kölesi haline getiriyorlardı. Buna taa o o yaşta gizli bir bilinçle karşı koymaktaydım. Bir şey depreştiyordu. Ve O yaşlarda oturup bunu anlatmaya imkan yoktu. Böyle bir şeyin ne kelimelerini biliyorduk, ne de oluşumunu… Farkında bile değildik. Ama bu ruhla büyüyen insanlar bir gün geliyor öğretmen, milletvekili, genel müdür, başbakan, akla gelebilecek tüm mesleklere sahip oluyor ve işe başlarken daha peşinen kaybetmiş olarak başlıyorlardı.”