Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Batıda ise 1593'te başlayan ve on dört yıl süren uzun savaş, sınırlarda çok önemli değişiklikler yapmamak ve 1596'da Haçova'da önemli bir savaş kazanılmış olmakla birlikte Osmanlı askeri teşkilatının teknik yetersizliklerini açık olarak gözler önüne serdi. Osmanlıların karşısında artık daha organize ve güçlü müttefik ordular vardı. Yeni harp taktikleri, ateşli silahların yaygın olarak kullanımı, beraberinde yeni askeri grupların istihdamı problemini de getiriyordu. Sisteme uymayan tımarlı sipahilerin önemsizleştirilmesi, bunların yerine tüfek kullanmakta mahir Anadolulu gençlerin (sekban), yerli kulların istihdamı, ordunun yapısında radikal bir değişime yol açmıştı. Bu ayrıca zincirleme olarak bürokrasiyi, mali yapıyı da çeşitlendirip değiştirdi. Osmanlılar bu geçişi çeşitli sıkıntılara rağmen pratik çözümlemelerle gerçekleştirebildiler. Bu sayede karşı karşıya kaldıkları ciddi problemleri, gerek Uzun Savaşlar, gerekse doğuda Safevilerle mücadeleler ve içeride Celâli ayaklanmalarıyla yüz yüze gelmiş olmalarına rağmen çok büyük hasara uğramaksızın atlatabildiler. Yine de Anadolu'daki sosyal patlamanın önemli bir kargaşaya ve değişime yol açtığı açıktır. Doğuda ve batıda iki cepheli bir savaş yapmak zorunda kalan Osmanlılar, Habsburglarla 1606'da Zitvatorok Antlaşması'nı imzaladılar. Bu antlaşma Osmanlı diplomasi tarihi bakımından bir dönüm noktası oluşturdu. Safeviler ve Habsburglarla yapılan iki cepheli savaş, diğer iktisadi ve sosyal sebeplerle Osmanlı sisteminde derin yaralar açtı. Celâliler, Anadolu'nun her tarafını altüst ettiler, Suriye ve Lübnan bölgelerinde Canbulatoğlu ve Maanoğulları isyanları patlak verdi. Her iki isyan kuvvet yoluyla bastırıldıysa da (1607) Anadolu'daki bazı isyanlar, ancak asi liderlere tavizkâr davranıp hükümete bağlılığını temin için kendilerine idari görevler verilmek yoluyla yatıştırılabildi. Fakat 1595-1610 yılları arasında büyük bir kaos yaşanmış ve Osmanlı kaynaklarında bu döneme "Büyük Kaçgunluk" adı verilmişti. Bu devreden sonra Osmanlılar batıda kendi topraklarını korumaya yönelik faaliyetlerde bulunacakları bir safhaya giriyorlardı. Doğuda ise uzun süren sonuçsuz harekâtlar maliyeyi daha da sarstı. Keşifler çağı sonrasının bütün Avrupa'sını kaplayan iktisadi bunalım da buna eklenince değişim içindeki Osmanlı sisteminde bazı bocalamalar baş gösterdi. Bunlar pratik çözümlerle halledilmeye çalışıldı. Dönemin ıslahat yazarları, bütün bu değişim sürecinin çok da farkında olmayarak, sistemin "kanun-ı kadime" dönüşle düzelebileceği kanaatini savundular. Onların yazdıkları daha sonra modern değerlendirmelere de yansıdı. Fakat bunun bir çözüm olamayacağını işin içindeki vezirler ve bürokratlar açık olarak görüyorlardı.
Sayfa 29
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.