Emre'nin yazım dilini bir önceki serisinde idare eder bulurken, bu seride özellikle de bu kitapta nefret ettim. Yazım dilinde çok bir değişme fark etmedim ancak her diyaloğun sonuna "omuz silkti, dudak kıvırdı, daha sayamayacağım kadar şey" eklenir mi? Evet, Emre'nin yazım dilini bilmeyenler anlamadı ne demek istediğimi. Bazı şeyler her diyaloğun sonunda olmaz, önünde de sürekli olmaz, olamaz. Bakın, gerçekten neredeyse her diyaloğun sonuna... Betimlemeler bana göre yetersiz kalmıştı. Fakat pek bir mekan değişikliği olmadığı için de nereyi betimleyecek değil mi? Diyaloglar basılmış bir kitaba göre birbirinin aynısı idi. Zaman sanki hiç geçmiyor, diyaloglar sürekli aynı şekilde bize servis ediliyordu. Gereksiz yere pek çok şey uzatılmış bile diyemem çünkü bence (üçüncü kitabı daha okumadım ama) seri bile olmamalıydı, oldu diyelim, en fazla iki kitap olmalıydı.Konusu bile üç kitaplık bir seri için oldukça yetersizdi. Kitabı hiçbir şekilde okuyamadım, sürekli aynı olaylar. Birden farkı yok desek yeridir. Hemen örnek vermek isterim. Her iki kitapta da bir tane çocuk ile karşılaşıyoruz, son bölümde birinin doğum günü oluyor ve sürekli boşu boşuna Umut'un saçma saçma düşüncelerini ve davranışlarını okuyoruz. Kız git sor kitabın başında, sen de rahatla, biz de rahatlayalım ve kitabı okuyabilelim. Ya da git polise şikayet et. Bazı doğrular için sevgini bir kenara bırakmalısın. Umut ve Kerem'in ilişkisi de güven üzerine kurulu değildi, ki bu yüzden bazıları yüzünden yıkılma tehlikesi atlattı. Karakterlerin çoğuna ısınamadım, sevemedim hatta nefret ettim. Daha önce bütün okuduğum kitaplarda sevdiğim karakterler, sevmediğim karakterlerden çok olurdu fakat bu kitapta, ilk kez tam tersi oldu. Kitap tam olarak çerezlik bir film gibiydi, ki zaten film oldu. Kitaplar benim gözümde, her zaman olmasa bile bir sanat değeri niteliğindedir. Bazı kitaplar seni eğlendirme eylemini yerine getirdiği için sanat değeri niteliği taşıyıp taşımadığına bakmazsın. Bu kitapta her ikisi de yoktu. Son ise beklenmedik değildi, tahmin edilir bir sondu. Karar sizin, fakat ben okumanızı tavsiye etmem. Geri kalan eleştirim spoiler içerdiği için alt kısımda devam edeceğim. SPOİLER İÇEREBİLİR!!!!!!!!! Akın'ın da Kerem'in de suçlu olmasını beklemiyordum zaten ki yazar da bunu yapmış. İkisi de aklandı. Anıl ölmemiş. Şaşırdık mı? Hayır. Göktuğ'un vurulması sadece partisini engeller o kadar, çok eminim ki hiçbir şey olmadan yaşayacak. Niye bir şey olsun ki, değil mi? Anıl'ın yaşaması bana, Umut'un mutlu olması, sorularına cevap alması için yazılmış gibi geldi. Son olarak Göktuğ ve Umut'un Allah ile hoş olmayan bir üslupla konuşması, dualar da bulunması bana doğru gelmedi.

Güneşi Söndürmem Gerek 2Emre Gül · Ephesus Yayınları · 20202,752 okunma

·

1 artı 1'leme

·

45 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.