Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Dini Siyasete Alet İçin Değil, Siyaseti Dine Alet Etmek İçin
Ülkemizde dini siyasetten soyutlayanlar, ulemaya yakışmaz ve kıymetlerini düşürür gerekçesiyle, âlimlerin siyasetle uğraşmasına karşı çıkarlardı. Böylece siyaseti sadece kendilerine hasrederlerdi. Alimlerin ellerini öperek onların kendilerini çok saygın kimseler olarak düşünmelerini sağlıyorlardı. Onları acizler konumuna düşürerek aldatıyorlardı. Daha sonra da insanların din ve dünyalarıyla diledikleri gibi oynuyorlardı. Zira ulemanın emr-i bi'l. ma'rûf ve nehy-i ani'l-münker yapmayacağından, olsa olsa birkaç cılız ses çıkacağından, geri kalanların ise imanın en zayıf olanını tercih edip düşüncelerini kalplerine gömeceklerinden emindiler. Ulema asli görevi olan siyasetten çoktandır el çekmiştir. Siyasî nüfuz ve yetkilerinden vazgeçen şimdiki göstermelik halife gibi, ulema da kendilerine saygı gösterilmesi, ellerinin öpülmesi ve aylıklarının muntazaman verilmesi karşısında, siyaseti -ister iyi, ister kötü olsun-siyasetçilere bırakmışlardır. Allah, bana hidayetiyle, laik siyasetçilerin oyun ve hilelerini görmemi ve bunlara karşı bir din âlimi olarak görev ve sorumluluklarımı yerine getirmeyi nasib etti. Böylece, dini siyasete alet etmek için değil de, siyaseti dine alet etmek üzere siyasete atıldım. Zira hükümetin temsil ettiği en önemli aracın, dinin hizmetinde olması gerekir. Fakat başarılı olamadık. Yönetimi laikler ele geçirdi. Şu anda ancak, kalem ve dilimle mücadeleme devam edebilmekteyim. Gerekli güç ve destekten yoksunuz. Ancak inanıyorum ki, nihai zafer bizim olacaktır. Dünyada olmasa bile, ahirette! Bazı Arapça gazetelerde, geçen yıl hac mevsiminde birçok değişik Müslüman ülke ve halklardan ulemanın bir araya gelerek, Müslümanların halini tartışarak ortak bir bildiri yayımladıklarını okudum. Söz konusu ulema, Müslümanların dün ve bugününe değinerek, Müslümanların hoşgörülü şeriatlerine tutunmaya çağırıyorlar. Müslümanların düşüş ve gerileyişlerinin dinlerinin gereklerini yapmamalarından, Allah'ın kitabına sırt çevirmelerinden, peygamberlerinin sünnetlerini ihmal etmelerinden kaynaklandığını bildirirken tarihi şahit göstermekteler. Müslümanlar dinlerine sarıldıkları dönemlerde dünyaya hakim olmuş; yeryüzü doğusu ve batısıyla onlara boyun eğmişti. Müslümanlar ne zaman dinlerinin gereklerini ihmal etmeye, yapmamaya başlamışlarsa, Allah kalplerini kaydırmış, kuvvetlerini gidermiştir. Böylece bugünkü çöküş ve zillet tablosu ortaya çıkmıştır. Evet, ulemanın dedikleri doğru, yaptıkları güzeldir. Yayımladıkları bu bildiri sadece hak ve doğruyu ifade etmekte, ulemanın güzel niyet ve düşüncelerini göstermektedir. Ancak ulema, siyasî yolları kullanarak bu tavsiyeleri uygulama alanına geçirmedikçe, bu saygıdeğer çalışmalarının hiçbir pratik faydası olmayacaktır. Zira, halkları kötülüğe yönelten veya hayırdan alıkoyan en büyük güç onları yöneten hükûmetlerdir. O halde bu saygıdeğer ulemanın hitaplarını fertlerden ziyade hükümetlere yöneltmeleri gerekir. Ulemanın bildirilerindeki hususlara hükümetler icabet etmedikçe, bu bildiri ne açlıktan doyurur, ne de Müslümanları ölüm uykusundan uyandırmaya yeter. Sözün özeti, bu nasihatın hükümetlere yöneltilmesi gerekir. Ancak hükümetler, zayıfların nasihatına asla kulak vermezler. Yaptırım gücüne sahip olmayanların çağrısına uymazlar. O halde ulemanın, İslâm ümmetine bu gücü kazandırmaları gerekir ki, bu sayede ümmet, hükümetleri hoşlukla veya kerhen doğru yola getirebilsinler. Aksi halde hükümet, ümmeti de peşine takarak dalâlet ve yıkıma sürüklenir. Halkın içinden çıkan ins şeytanları, toplumu cehalete iterek, hükümet ve halkı beraber helâke sürüklerler.
Sayfa 202Kitabı okudu
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.