Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
İki Göz Arasında Bir Hayat: Reis Bey(Spoiler Bulunmaktadır.)
Necip Fazıl’ın akıl ile vicdanı kıyasladığı, insanın kendi koyduğu kanunları sorgulattığı ve bir devlet memurunun hayatın iki ucu arasındaki hikayesini anlattığı bir kitabı, Reis Bey Kitap, bir ağır ceza hakiminin ilgilendiği bir dava üzerinden hakimin, daha da genelleyecek olursak insanın hayata bakış açısını ve bunun nasıl bir kaygan zeminde olduğunu bize gösteriyor. Reis Bey’in, belki hayatın zorluğundan belki de mesleğin getirdiği yorgunluktan dolayı, hayata karşı aşırı bir realist bakış açısı var. Bu bakış açısına bakınca biraz bağnazca olduğunu görebiliriz. Çünkü, belki de devlet memuru olmasından dolayıdır, kanunlara karşı inanılmaz bir körlükle bağlı. Kanunları her şeye yetebilecek güçte kurallar olarak görüyor. Oysa kanunlar da biz insanlar gibi fâni değil midir? Biz insanlar nasıl yok oluyorsak onlar da öyle yok olmayacak mı? Sanırım uzun yıllar bir şeyleri görüp tartmanın sonucu her zaman iyi olamayabiliyor. Bazen Reis Bey gibi ön yargı da kazanabiliyoruz. Çünkü o kadar çok davaya bakmış ve görmüş ki en büyük suçlu bile en büyük tiyatro oyuncularına taş çıkartacak derecede iyi bir şekilde mazlum rolü oynayabiliyor. Bu rolde öylesine duyguları istismar ediyor ki insan duygulara karşı farklı bir tavır alıyor. Bu yönüyle bakınca Reis Bey’in şu cümlesi daha net olmakta: “Ne kelimeler, ne duygular var; öğretemiyoruz da, sıra merhamete geldi mi, herkes ezbere biliyor. Ağızların iğrenç sakızı!” Böyle şeyler yaşamış insana duygulara değer vermiyor diye kızmak ve duygusuzlukla suçlamak ne kadar doğrudur? Diğer bir taraftan Reis Bey’in hayatının belki de dönüm noktası: Çocuğun asılması. Bu olay onu o kadar etkiliyor ki hayatı boyunca inşa ettiği değerler bir anda yıkılıveriyor gözleri önünde. Güvendiği kanunlar bir anda sislere karışıyor, çünkü her şeyin kanuna uygun olmasına karşılık bir masumun canı gidiyor. O zaman nerede kalıyor o her şeye hakim olan kanunlar? Kanunların yanında realist bakış açısı da tozla duman oluyor, çünkü olay öylesine tesadüfî ki kanıtları olmasa kimsenin inanmayacağı türden. Bir anda dünyası yıkılıveriyor insanın başına. Böylesine kaygan bir zeminde ve güçsüz taşlarla bir fikir dünyası inşa etmenin güçlüğünü tekrardan görüyoruz. Ama yapsan zor bir hayat, yapmasana daha zor bir hayat... Reis Bey’in çocuğu astırması hiç şüphesiz üzücü bir sahne. Belki de Reis Bey’e içten içe kızanlar, onu körlükle itham edecek olanlar vardır. Ama o zaman ne yapalım? Ortada böylesine açık bir olay varken bile karar vermezsek ne zaman vereceğiz? Elbette hata yapabiliriz Reis Bey gibi. Ama kalkıp yapmazsak o zaman daha da çok zarar göreceğiz. Hatalı kararları olsa bile mahkemeler olmasa devlet nasıl olur da yaşayabilir? Unutmayınız ki bizler, kitap nedeniyle Türkiye özelinde konuşursak, neredeysek 85 milyon insanla birlikte yaşıyoruz. Eğer, bu davadaki gibi, basit davalarda bile bir karara varamazsak, olacak kaosu kim kaldırabilir? Bizler bin veya iki bin kişinin yaşadığı bir yer değiliz. Bu yüzden üzücü de olsa karar almak zorundayız. Bu maalesef üzücü bir gerçektir. Hayat zaten böyle değil mi, sürekli iki zıtlık arasında can çırpıştırıyoruz.
Reis Bey
Reis BeyNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20148,1bin okunma
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.