Bazı kitaplar salt okumak, hoşça vakit geçirmek içindir. Ama bazı kitaplar ise hem hoşça vakit geçirtir bizelere hem de merakımızı o kadar kamçılar ki sonrasında ister istemez bizleri araştırmaya sevk eder. Ahmet Ümit'in Sultanı Öldürmek kitabı da aynen o şekilde bir kitap. Okuduktan sonra sadece okumakla kalmıyorsunuz çeşitli olayları ve başlıkları araştırırken buluyorsunuz kendinizi. Mesela: İstanbul'un fethini, Fatih Sultan Mehmet 'i, Kardeşlerini, Kardeş katli fermanını, babası Murat'ı, oğulları 2. Bayezit 'i ve Cem Sultan'ı, Çandarlı Halil 'i ve akabinde Çandarlı sülalesini, Fatih ve babası arasındaki o ünlü mektup olayını. Fatih'in ölüm nedeninin nikris hastalığı mı yoksa zehirlenerek mi öldüğünü. Molla Gürani ve Molla Hüsrev'i, Zağanos Paşa 'yı, Saruca Paşa'yı, Şahabeddin Paşa'yı, Urban'ı ve bilimum başlıkları. Bence merakımızı gidermek için başvurulacak yegane kitaplardan birisi tabi ki, Tarihin Kutbu, Şeyhül Müverrihin takma adlı Halil İnalcık hocanın yazdığı muhteşem bir yapıt olan İki Karanın Sultanı, İki Denizin Hakanı, Kayser-i Rum Fatih Sultan Mehemmed Han eseri. "Biri,sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?" Ahmet Ümit'in romanı Sultanı Öldürmek bu satırlarla başlıyor. Yıllardır aynı kadını bekleyen bir tarihçinin hikâyesi bu. Şahane bir aşk için harcanmış bir ömrün hikâyesi... Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin'in başından geçen dört günlük tuhaf bir serüven. Sapında Fatih Sultan Mehmed'in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü... Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri "Ulu Hakan"ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı? Osmanlı devletinin bir imparatorluğa dönüştüğü o zaferler ve ihanetlerle dolu günlere yapılan sıradışı bir yolculuk. Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca kulaklardan eksik olmayan o kadim soru: Tarih, geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı? "...Ve Sultan Mehmed Han. Mehmed Han oğlu Murad Han oğlu Fatih Sultan Mehmed Han. İki karanın ve iki denizin hâkimi. Allah'ın yeryüzündeki gölgesi. Kostantiniyye'yi zapt eden padişah. Roma İmparatorluğu'nun doğal varisi, farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla yanıp tutuşan kudretli hükümdar. Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan ordular. Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları. Ardı ardına düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren kaleler. Kırk dokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar. Ve değişmez kader. Akşama kavuşan gün. Ecel şerbetini içen insan. Ve Fatih Sultan Mehmed'in şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi. İkiye bölünen saray, ikiye bölünen devlet, hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk. Ve iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih Sultan Mehmed Han'ın cansız bedeni..." Ahmet Ümit, kusursuz bir kurguyla ele aldığı bu cinayet-aşk-tarih örgüsünde edebiyat okurlarının gözündeki ayrıcalıklı yerini bir kez daha sağlamlaştırıyor.

Sultanı ÖldürmekAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201920,5bin okunma

·

32 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Güleser