K: “Bu çok tuhaf. Bir çeşit aziz misin sen? Akademik dili pek beceremediğine göre filozof olamazsın. Ama aziz olabilirsin. Evet, azizsin.
Ağırbaşlılığın bağnazlık kokuyor. Ahlakçı bir havan var ve k uru ekmek ve suya can atan bir basitliğin.”
B: “ Ne evet diyebilirim ne de hayır: Bu çağın tinine tutsak olmuş
biri gibi konuşuyorsun. Bana öyle geliyor ki karşılaştırma koşullarından yoksunsun.”
K: “ Putperestlerin okuluna m ı gittin yoksa? Sofistler gibi yanıt veriyorsun.’ Bir aziz değilsen o zaman Hristiyanlık dininin ayarını nasıl olup da benimle ölçebilirsin?”
B: “Oysa bana öyle geliyor ki bu ölçek aziz olmayan biri tarafından da kullanılabilir. Hiçkimsenin Hristiyanlık dininin gizemlerinden kaçınıp cezasız kalamayacağını öğrendiğime inanıyorum. Tekrarlıyorum: Kalbi İsa Peygamber için kırılmayan beraberinde, onu en iyiden alıkoyan bir putperesti taşıyor demektir.”
K: “Yine mi o bildik nağme? Hristiyan bir aziz değilsen, bunun anlamı ne? Eninde sonunda lanetlenmiş bir sofist değil misin?”
B: “ Kendi dünyanda kapana kısılmışsın. Kesinlikle öyle görünüyor ki insanın tam bir aziz olmadan da Hristiyanlığın değerini doğru olarak tartabileceğini düşünüyorsun.”