Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Tengri Biz Menen!
Öncelikle Tengri inancı Türklerin, henüz İslamı bırak, İslamın babası olan Yahudi inancı bile tam olarak oluşmamışken var olan bir inançtır. Tengricilik inancına göre birçok tanrı/tanrıça ve kudretli dağların, ormanların ve suların koruyucu tinleri (ruhları) olan iye'leri vardır. Bu iye'ler, Tengri tarafından yeryüzünde koruyucu/kollayıcı olmaları için görevlendirilmiş varlıklardır. Yani doğa, kutsaldır. O yüzden şu an İslam inancı içerisinde doğa kökenli ananelerimiz hâlâ yaşamaktadır. Mesela Türkler toprağa tükürmez ve işemezler, ateşe pislik atmazlar. Göğün ve yerin yedi kat olduğuna inanılır. Doğadaki dengeyi sağlayan iye'ler, kimi zaman kötü tinli iye'lerin saldırısına uğrarlar. Doğadaki denge bu yüzden bozulacak olursa, kam'lardan yardım istenir. Onlar ise Tengri’ye adak sunar, iletişime geçer. Böylelikle ortaya çıkan kaos son bulur. Türkler, günlük rutin inançlarında da bir yol göstericiye ihtiyaç duymazlar. Haliyle kamlar, yalnızca Tengri veya Erlik ile çözüm gerektiren konularda devreye girerler. Bu yüzden kamlar ulu insanlar olarak görülmez, daha çok saygı duyulan insanlardır. Buradan da anlaşılacağı üzere sosyal hayatı düzenleyen, müdahale eden bir yapısı yoktur. O yüzden de baskıcı bir din olmadığı için İbrahimi dinler tarafından asimileye maruz kalmıştır. Tengricilik inancına ise en yaygın şekilde Göktürkler inanmıştır. Gök ve yeraltı alemi vardır. Bu iki ailemi birbirine bağlayan ulukayın adında yaşam ağacı vardır. Kamlar, bu alemler arasında seyahat edebilen insanlardır. O yüzden Türk toplumları içinde kamlara karşı büyük bir saygı vardır. Gök alemine uçmag, yeraltı alemine tamag denir. Tengricilik desitik bir inançtır, Tengri ile senin arandadır. Yani ruhban sınıfına, ibadethanesine, ya da sosyal hayata müdahale edici ibadetleri falan yoktur. Ek olarak Türk-İslam sentezi saçmalığı yüzünden birçok araştırmacı monoteizm olduğunu iddia ediyor olsa da, objektif birçok araştırmacı için politeizm bir inançtır ki Türk boyları arasında farklılar göstersede bende politeizm olduğuna inanıyorum. Bu inancı "monoteizm" olarak tanımlaya çalışan herkes, içten içe Türk-İslam sentezi adı verilen türkleri Araplaştırma projesine doğrudan veya dolaylı destek veriyordur. İnsanlığın ilk inanç sistemlerinin monoteizm temelli olduğuna dair ne arkeolojik, ne tarihsel, ne de antropolojik bir kanıt vardır. Aksine, doğrudan bir tanrı anlayışı bile görülmemektir. Doğadaki her nesnesinin bir ruhu olduğuna inanırlar. Tengricilik inancı, her şeyden önce şamanizm/ paganizm ögeleri barındıran, bu inançlardan beslenen ve Türk kültürünü/inanç sistemini oluşturan/besleyen bir inançtır. Paganizm, Arap çöllerinden çıkmış İbrahimi dinler dahil birçok dini inançtan çok önce ortaya çıkmış, birçok dini inancı doğrudan veya dolaylı etkilemiş, kadim doğa dinlerinden biridir. İstemeden anakronik bir hata yapılmıyorsa, aksi yönde fikir beyan eden herkes kötü niyetlidir. Bu kötü niyetin kökleri, MÖ VII. ve VIII. yüzyıla kadar uzanıyor. Emevi komutanı Kuteybe bin Müslim'in faaliyetlerinden biri olan, tarihe "Türk katliamı" olarak geçmiş Cürcan katliamı ve sonrasında yaşananların iz düşümünde, bu kötü niyeti açıkça görebilirsiniz. Türkler, İbrahimi dinlerin etkisiyle yaşadıkları kültür soykırımına diğer birçok millete nazaran daha fazla direnç gösterebilmiştir. MÖ VII. ve VIII. yüzyılda Kuteybe'nin faaliyetleriyle birlikte küçük gruplar halinde İslam inancına geçmeye başlayan Mezopotamya coğrafyasındaki Türkler, Asya steplerinde Bilge Kağan'ın arzusundan habersizdi. Benzer bir kültür soykırımı, Kağan'ın arzusu yüzünden az kalsın Asya’daki Türklerin de başına geliyordu. Çin etkisi altında kalan Göktürk Devleti'nin hakanı Bilge Kağan, Türklerin Budizm inancına geçmesini teklif etti. Gelmiş geçmiş en büyük Türk ayguci olan bilge Tonyukuk'un sert itirazı ile karşılaştı. Tonyukuk bu arzuyu kurultay da oylattı ve Türkler ata inançları olan Tengricilik inancında kalma kararı aldı. Tonyukuk sayesinde Budist olmaktan kurtulduk. Ne yazık ki bugün Türkiye’de kendisini "Türk" olarak tanımlayan ama Arap adı taşıyan, Arap dinine inanan milyonlarca Türk var. Tıpkı Hristiyanlığı kabul eden batılı ülkelerin başına gelenler gibi, Türkler de benzer bir kültür soykırımı yaşadı/yaşıyor. Viking olmakla övünen birçok İskandinav ülkesindeki insanların çoğunluğu, Hristiyanlık kökenli Arap adları taşıyor. Fas/Cezayir bölgesinde yaşayan insanların aslı Berberidir, Suriye’de yaşayanlar Süryani, Mısır baştan aşağı kadim bir kültür ve millettir, aynı biçimde İran’daki Farslar; Lübnan’daki insanların ataları denizlerin fatihi olan Fenikelilerdir. Ama dışarıdan bakan herkes için -biz Türkler dahil- hepimiz "Arap" olarak kabul görüyoruz. Din adı altında gerçekleşen kültür soykırımı bu denli büyük ve korkutucu seviyededir. Bu büyük kültür Arap asimilasyonuna Türkler ve Farslar, en azından dillerini ve kültürlerinin bir kısmını korumayı başararak direnebilmiştir. Umarım her yeni nesil ile birlikte Türkler, ata inançlarına ve ata kültürüne dönmeye devam eder; şimdilerde yeşeren Türkçülük/Tengricilik eğilimi büyüyerek devam eder.
··
4 artı 1'leme
·
561 görüntüleme
Kristal Pandül okurunun profil resmi
Konu din ve mitoloji olunca yazının uzunluğundan cok dinlerin derin köklerini farklı bir bakış açısıyla okuma fırsatı buldum.oncelikle paylaşım için teşekkür ederim.birkac yanlış anlaşılmış ve eksik olan yerleri ifade etmek istiyorum.geleneksel ibrahimî dinler şuanda gelen-ek lere kültürlere ve rivayet (söylenti,dedikodu) etkisinde kalmış durumda.bu durumda mevcut kitaptaki (kuranda) yasalardan çok, o bölgenin örf adet gelenek goreneklerin din olarak alınması yani sekilcilik daha çok on plana cıkmış durumda.kurana baktığımızda atalar dini olarak bu karsımıza çıkmaktadır.kuran yalın ve hicbir dış kaynak olmadan okunduğunda bir yanda indirilmiş diğer yanda uydurulmuş bir din olduğu apaçık ortaya çıkıyor.kuranin ilk emir olan "yaratan rabbinin adıyla oku " ifadesi gereği tüm evrene insanlığa o güzel isimlerle okumamız söyleniyor.dogaya ,insana,yaratılmışlara o muhteşem teklige gore yaklaşmamız gerektiği öğüt veriliyor.aksi takdirde karşılığı zalimlik (kendi zararına iş yapma) olarak hatırlatılıyor.tengri dininde de yazdiklarinizdan bu cikarimi yaptim.dini ana kaynaktan sadece kurandan anlamak isteyerek okursak bunu daha net görebiliriz.olmasi gereken turk islam sentezi akla mantığa evrensel sisteme gayet uyumludur.arap geleneklerine bağlı kalmak muslumanlasmak değil buna aynen katılıyorum.turk kimliğine islam ifadesi çokta güzel yakışıyor.bir türk islam milliyetçisi olarak islam dinini ana kaynaktan kurandan daha geniş perspektifte araştırma yapmanızı size öneririm.doyurucu olacağına inanıyorum.hadis rivayet tefsir gibi kaynaklara bağlı kalmadan.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.