"...Mü'min kendine ait hayatı Batılı tüketim ihtiyacından doğan kavramlarla doldurulamaz, zorlarsa üstesinden gelemeyeceği sıkıntıları doğurur. Realitede insanlığın ihtiyacı modernite değil medeniyettir.Söz konusu dönemde bizim Batıcıların bir modernizm savunusundan asla bahsedemeyiz. Onlar Osmanlı İstanbul'unda Paris hülyasıyla yaşıyorlardı. Hiçbirisinin Avrupai manada bir modernist anlayışı yoktu. Yani bu kavrama yabancıydılar. Şinasi bir maliyecidir. Recaizade Mahmut Ekrem bir yazardır ve yazdığı "Araba Sevdası" romanında Batı özentili kahramanın cahilliğiyle alay eder. Onları dünyasında modernizm demek, alaturkalıktan kurtulmak demektir. Yalnızca bu. Çünkü; alaturka denilen şey, Batılı'nın gözündeki bir Türk'ün günlük yaşayış biçimidir. Onlar kendi insanlarını hatta kendilerini Batılı gözüyle alaturka gördükleri için bundan kurtulmaya çabaladılar. Kurtulmaya çabaladıkları ise aslında kendileriydi."