Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

114 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
“Tatminsizliğin ızdırabını ve deliliği #GuillermoRosales gibi ete kemiğe büründüren pek az Kübalı yazar vardır.” 47 yaşında intihar eden Rosales’in ağır bir şizofreniden muzdarip olduğu günlerde kaldığı zamanlardakine benzeyen bir bakımevini anlattığı #FelaketzelerEvi kendisinin otobiyografisi. Kitabın sonunda yazarın hayatına yer verilmiş. Ben de kitapla be yazarın hayatıyla paralel bir inceleme yazmaya çalışacağım. Kitabın ana karakteri William Figueras, Küba’dan Miami’ye gelmiş sürgün bir yazardır. Halası onu göçmenlerle dolu olan bakımevine yerleştirdiğinde “Dışarıda bakımevi diyorlardı oraya ama mezarım olacağını biliyordum ben. diyor. Mekanı biçimlendiren şeyler aşağılanma, ahlaksızlık, leş kokusu ve fiziksel suistimal. Sinir hastası olan William’ın yaşadıklarının katıksız bir doğrulukla hikaye edildiği yüz sayfa boyunca, ne merhamete ne de umuda tanık oluyor okur. Tek bir an hariç. Orada tanıştığı Francis, o güne kadar içinde bir boşluk olan ve İngiliz şairlerin kitabıyla yaşayan ruhunu filizlendirir ama fazla uzun sürmez. Kahramanımız daha en başında şöyle tanımlar kendi konumunu: “Siyasi sürgün değilim. Topyekun sürgünüm. Başka bir yerde, doğmuş olsaydım, oranın sokaklarından, limanlarından ve çayırlarından da kaçıyor olurdum diye düşünüyorum bazen.” Burdan da yola çıkarak yazarın Küba’ya karşı en ufak bir özlemi bile olmadığını görürüz. Yakın arkadaşına göre “ İnsan yaradılışından nefret ediyor. Hiç kimsenin, öncelikle kendisinin hiçbir kusurunu, hiçbir zaafını bağışlamazdı.” Felaketzedeler Evi nefretle yazılmış bir roman. “Hem komünist hem de kapitalist toplumda yaşamış, her ikisinde de kayda değer bir nitelik bulamamış olan insanın deneyimi, tehlikeli olacaktır elbette.” Bakımevinde kalan sefillerin arasındaki ilişkileri, günlük basit alışkanlıklar biçimlendirmektedir; yemek, uyumak, fizyolojik ihtiyaçların karşılanması, cinsel ilişkide bulunmak. Miami’ye ulaşır ulaşmaz, zihinsel sorunları nedeniyle özürlü olduğunu beyan eder ve hiç çalışmaz Rosales. Felaketzedeler Evi onun genel olarak bakımevlerinde, ara ara psikiyatri kliniklerinde, kimi zaman pespaye otel köşelerinde ve sefil bir evde geçen Amerika hayatına tanıklık etmektedir. Kendisini ilgilendiren konulara saplanıp kalan, ne yapacağı önceden kestirilemeyen, saldırgan biri olarak hatırlanıyor. “Bir azınlığın kendisini ana dilinde ifade edebilmesi, ancak bu kadar büyük ve özgür bir ülkede mümkündür” diyor yazar. O dönemde Miami’de hüküm süren bu kültürel raşitizm, onun hayatına son verme kararında belirleyici etken olmuş. “Elime bir tabanca aldığımı hayal ediyorum. Dayıyorum şakağıma. Tetiği çekiyorum.” demişti Felaketzedeler Evi’nde. 6 Temmuz 1993’te gerçeğe dönüşmüş bu kurmaca. Keder dolu bir kitap. Gerçeği yansıtması da çok üzücü. Beni oldukça etkiledi tavsiye ederim.
Felaketzedeler Evi
Felaketzedeler EviGuillermo Rosales · Jaguar Kitap Yayınları · 20172,422 okunma
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.