Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eğer, farz-ı muhal olarak şu işleri çeviren, şu misafirleri ve misafirhaneleri değiştiren Sultan-ı Sermedinin daire-i memleketinde daimi menziller, ali mekânlar, såbit makamlar, baki meskenler, mukim ahali, mes'ut ibādı bulunmazsa; ziya, hava, su, toprak gibi kuvvetli ve şümullü dört anåsır-ı måneviye olan hikmet, adålet, inayet, merhametin hakikatlarını nefyetmek ve o anasır-ı zahiriye gibi görünen vücutlarını inkar etmek lazım gelir. Çünki: Şu bekasız Dünya ve mâfiha, onların tam hakikatlarına maz har olamadığı malûmdur. Eğer, başka yerde dahi onlara tam mazhar olacak mekân bulunmazsa, o vakit; gündüzü dolduran ziyayı gördüğü halde Güneşin vücüdunu inkâr etmek derecesinde bir divânelikle; şu her şeyde bulunan gözümüz önündeki hikmeti inkar etmek, şu nefsimizde ve ekser eşyada her vakit müşâhede ettiğimiz inayeti inkâr etmek ve şu pek kuvvetli emârâtı görünen adâleti inkâr etmek (Håşiye) ve şu her yerde gördüğümüz merhameti inkâr etmek lazımgeldiği gibi; şu kainatta gördüğümüz icraat-ı hakimâne ve ef'ål-i kerimâne ve ihsanat-ı rahimânenin sahibini «Haşa sümme hâşå!» sefih bir oyuncu, gaddar bir zalim olduğunu kabül etmek lazımgelir ki: Nihayetsiz muhal bir inkılâb-ı hakaiktir. Hatta herşey' in vücüdunu ve kendi nefsinin vücüdunu inkâr eden ahmak Sofestailer dahi bunun tasavvuruna kolay kolay yanaşamazlar.
Sayfa 77
··
2 artı 1'leme
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.