Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

306 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
“Yeryüzüne susmaya gelenler sınıfındanım diyen bir insanın, hakikaten, bu kadar konuşmaması gerekirdi…Geri kalan ömrümü susarak geçirecek kadar çok konuştuğum için, doğrusu, şimdi mahcubiyet duyuyorum.” Ah ah! Gerçekten de ne çok konuşmuşsun Hasanım Ali! Şimdi seni sevip okuyan da sırlarını bilecek, şişiriliyor deyip okuyan da. Hasan Ali Toptaş’ın en son okunması gereken kitabını, okuyacak 4 kitabı kaldı bir şey olmaz diyerekten okumuş bulundum. Sonuç olarak okumadığım kitaplarından ne spoilerler ne tatkaçıranlar yedim bir bilseniz. Umutlarım heba, hayallerim kayıp, efkârım da yalnızlıklar gibi bir şey oldu. Neden en son okunması gerekiyor derseniz kitabın yapısı Hasan Ali Toptaş’ın çok ince hesaplayarak kitaplarına gömdüğü bazı şeylerin tadını kaçırmaya çok müsait. Kitap Hasan Ali Toptaş’ın kendi, kitapları ve farklı konular hakkında yaptığı söyleşilerden oluşuyor. Üzerinde en çok durulan kitaplar Uykuların Doğusu, Heba, Bin Hüzünlü Haz, Yalnızlıklar ve Kayıp Hayaller Kitabı. Ben henüz Heba, Kayıp Hayaller Kitabı ve Yalnızlıklar kitaplarını okumamıştım ama bu kitabı okuyunca bir nevi okumuş kadar oldum. Aman siz siz olun en son okuyun. Hasan Ali Toptaş’ın yazma serüvenine nasıl başladığını Harfler ve Notalar kitabının incelemesinde(#19374083) anlatmıştım. Şimdi de bu serüvenin nasıl devam ettiğini anlatmak istiyorum. Bunu yaparken kitabın 212 ve 213. sayfasındaki söyleşiye bağlı kalacağım. Temmuz 2006’da Hasan Ali Toptaş Remzi Kitap’ta Esra Karaduman Okay ile bir söyleşi yapıyor. Esra Karaduman önce yazmaya nasıl başladığını soruyor sonra “nasıl devam etti serüven?” diye soruyor. Toptaş: “Öyküler yazmaya başladım…1975’te, liseyi yeni bitirmiştim; ilk öyküm, yerel bir gazetede çıktı.” Toptaş o dönemlerde büyük bir Bekir Yıldız hayranı. Bu hayranlığın sonucu farkında olmadan ona öykünmeye başlıyor. Edebiyat dergileri bu öyküleri doğal olarak geri çeviriyor. Sonra yeniden öyküleri yayımlanmaya başlıyor. 1987’de bu öyküler Bir Gülüşün Kimliği olarak kitaplaşıyor. Ama kendi parasıyla bastırıyor kitabı. Ve ikinci kitabını da kendi bastırıyor. “Sonra küstüm. “iki kitabı kendi paramla bastırdım, üçüncüyü de mi kendi paramla bastıracağım?” dedim.” Toptaş maliyede memur o dönemler. Maddi sıkıntılar ve anlaşılmama duygusu yüzünden hayatına bir okur olarak devam etme kararı alıyor. Yalnızlıklar kitabı bu dönemlerde kâğıda dökülüyor. Ve yıl 1993. “1993… eğer edebiyat tanrısı diye bir şey varsa o bir yerlerden benim küstüğümü, artık kendi paramla kitap yayımlayamayacağımı, hayatımı bir okur olarak sürdürme kararı aldığımı duydu ve bana müthiş jestler yaptı.” O yıl Sonsuzluğa Nokta kitabı ödül alıyor ve basılıyor. Ardından Ölü Zaman Gezginleri Çankaya Belediyesi Yayınları tarafından basılıyor, tabii yine ödül almış bir şekilde. Yalnızlıklar dosyasını arkadaşı merak ettiği için ona gönderiyor ve arkadaşı sürpriz bir şekilde o kitabını bastırıp getiriyor. “94’de Gölgesizler bitti, Yunus Nadi Roman Ödülü aldı. 96’da Kayıp Hayaller Kitabı, 99’da Bin Hüzünlü Haz çıktı ve Cevdet Kudret Edebiyat ödülü aldı. Ve böylece devam etti.” 2005’te Uykuların Doğusu, 2007’de Harfler ve Notalar, 2013’te Heba, 2014’te bu kitap ve geçtiğimiz senede Kuşlar Yasına Gider kitapları yayımlandı. Bakalım bundan sonra bu serüven nasıl devam edecek. Kitapta her 20-30 sayfada bir zikredilen sorular, konular, kelimeler var. İşte bunlardan birkaçı: -Yalnızlıklar kitabının şiire çok benzeyen bir yapısı var. Doğal olarak şiir olarak görülüyor. Ama şiir değil. Söyleşilerde genelde kitabın tam olarak ne olduğu ve Hasan Ali Toptaş şair midir, diye soruluyor. Toptaş da genellikle Yalnızlıklar’a olsa olsa şiirsel metin diyebilirim, şairlik meselesine gelince de ben şair değilim ama iyi bir şiir okuyucusuyum, diye cevaplıyor. -Toptaş yazı hayatına öyküyle başlıyor. Romana geçince bir daha bırakmak istemiyor ve öykü yazmayı kesiyor. Söyleşilerde en çok sorulan sorulardan biri de “Hasan Ali Toptaş yeniden öykü yazar mı?” Toptaş net bir ifadeyle kalan tüm enerjisini roman sanatına harcayacağını belirtiyor. Hatta ilerde kendi hayatından bir ayı romanlaştırmayı da istediğini ekliyor. -Toptaş’ın romanları dil kullanımı açısından oldukça geniş kapsamlı çalışmalar içeriyor. Dili kitaplarda beste yapar gibi kullandığını üstüne basa basa söylüyor. Bir metni oluşturmada dilin önemi, kendi kitaplarındaki dilin kullanılış biçimleri, teknolojinin getirdiği hızla beraber dilin de hızlandığı gibi konular hakkında güzel sohbetler var kitapta. -Kitapta en çok karşılaşacağınız kelime bilmiyorum kelimesi. Toptaş çok mütevazı bir kişilik gerçekten. Sorulan her soruya genelde içinde bilmiyorum geçen bir cümleyle başlıyor. Bilmediğinden değil tabii ki de. İnsanlar bazen, Toptaş bunu dedikçe bu kadar mütevazı olmayın gerçek sanırlar diye karşılık veriyorlarmış. Devrin geldiği şu yerde mütevazılık bile işe yaramıyor. Kendisinin konuyla alakalı şunları söylediğini hatırlamakta fayda var: “Her zaman için sezmek bilmekten iyidir”, “Herkesin her şeyi bildiği bir dünyada bilmiyorum demek hoşuma gidiyor.” Bu kitapta Hasan Ali Toptaş, eserleri, eserlerini yazma süreçleri, yazarken neyin önemli olduğu, dilin önemi hakkında bahsedecek o kadar çok şey var ki. Bahsetmek için resmen can atıyorum ama henüz okumayanlar için bu kadarı haksızlıkken daha fazlası çok büyük bir haksızlık olur. Onun yerine şöyle cümlelerle kendimi avutuyorum: “İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez” ya da “Konuşanların sırrı yoktur. Ve hepimiz konuşuruz” ya da Toptaş’ın kendi sözleriyle "Hiçbir şey anlatmamış olmayı çok isterdim. Her şeyi ancak o zaman anlatmış olurdum.” Hasan Ali Toptaş eserlerini bitirmeye iyice yaklaşıyorum. Bilmiyorum, belki gören olmuştur, zaman zaman bir iki ay sonra Hasan Ali Toptaş’ın okuduğu, sevdiği yazar ve kitapları, (kendi kitaplarını da) kapsayan bir etkinlik yapmayı düşünüyorum diye konuşuyorum. 30’a yakın kitap ve yazar var bu kapsamda. Tabii hepsini okumam bir anda çok zor ama son dönemlerde okuduğum kitapların çoğu bunun içindi. Ve hala da okuyorum bu doğrultuda. Az bir süre sonra da duyuracağım inşallah. Bu inceleme de ilk aşaması olsun. Çok uzattım. Minnetle…
Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da Yalnız
Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha da YalnızHasan Ali Toptaş · İletişim Yayınları · 2014435 okunma
··
202 görüntüleme
Aurora okurunun profil resmi
Muratcım kalemine, ruhuna, kısacası herşeyi ne sağlık! Bu etkinliği muhakkak bekliyorum. Hasan Ali Toptaş istridyenin içindeki keşfedilmeyi bekleyen harikulade bir inciydi, kendisi ne kadar fazlaca mütevazi olsa da. O gerçek bir inci! Ötesi yok...
Murat Sezgin okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Gökçe. :) Etkinliği ben de bekliyorum sabırsızlıkla. O incinin adına etkinlik yapacak olmak mutluluk verici.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.