Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

XIII. yüzyılda Cengiz Han büyük Moğol İmparatorluğu'nu kurduğunda, Moğolların büyük çoğunluğu klasik Şaman inancının biraz daha gelişmiş bir haline inanıyorlardı. Şaman kelimesi XIII. yüzyıldan sonra Avrupa'da kullanılan bir tanımdı. Eski Türklerde yaygın kullanım şekli kam'dı. Kırgızlar, Özbekler ve Kazaklar bakşi ya da bahşı, Moğollar ise erkek şamana böge, bögü dedikleri halde kadın şamana Türkçe bir kelime olan udagan derlerdi. Büyük Şaman, Cengiz döneminde ve Cengiz'den önceki çağlarda Beki'dir. Cengiz Han'ın hükümdar oluşunun meşrulaşmasında da Şaman motifleri görülmektedir. Cengiz Han şu sözlerine rastlanılmaktadır: "Tengri benimle konuştu", "Timuçin'e ve çocuklarına dünyanın bütün topraklarını bağışladım ve kendisine Cengiz Han ismini verdim." Bu Şaman anlayışı bütün Cengiz soyunda güçlü bir biçimde kendisini göstermektedir. Cengiz'in torunu Hülagü Han, 1260 yılında Fransa Kralı Saint Louis'e hitaben yazdığı mektupta bu rivayete yer vermiş ve bu inanç üzerinden tahtının gücünü göstermiştir. Hülagu., Kral'a şöyle seslenir: "Tanrı, bugün Teb-Tengri'nin sesiyle atamız Cengiz Han'a hitap etmiş ve kendisine Teb-Tengri aracılığıyla seslenerek 'Seni halkların, krallıkların başına geçirdim ve seni dünyanın tamamının hükümdarı yaptım' demiştir." Pek çok tarihçi Hülâgû gibi aydın ve kültürlü bir hükümdarın hala Şaman kalmış olabileceğini düşünmemişlerdi. Bundan dolayı pek çok araştırmacının Hülagu için Budist yakıştırması yaptığı görülür. Ancak bu ve bunun gibi pek çok olay göstermiştir ki Hülâgû inançlarına bağlı bir şamandır. Moğollar Ön-Asya'ya gelinceye kadar Şamanların toplum hiyerarşisinde çok fazla yerleri yoktu. Ancak Ön Asya'ya gelip de diğer dinlerle karşılaşınca ve onlara hoşgörülü bir yaklaşım gösterince diğer ruhbanlar karşısında kendi şamanlarının ezilmemesi için onlara da ruhban olarak ayrı bir statü vermişlerdi. Cengiz Han bütün dinlere serbestlik tanımış, din görevlilerini sadece Moğol asilzadelerine verilmiş olan imtiyazdan faydalandırmıştı. Moğol hâkimiyeti altında hangi dinden olursa olsun din adamları bütün vergilerden muaf tutulmuştu. Cengiz Han bunu Yasa' da da belirterek garanti altına almıştı. Bütün dinlere karşı eşit mesafede duran Cengiz Han'ın yönettiği kitlelerin inançlarına karışmadığı bilinmektedir. Cengiz Han, Şaman öğreti çerçevesinde siyasetini belirlemekteydi. Moğolların mühürlerinde "Mengü Tengri küçündür" yani "Ebedi Tanrı'nın gücü ile" ifadesi bulunmaktaydı. Moğollarda da tıpkı Türklerde olduğu gibi "gökyüzünde tek tanrı yeryüzünde tek hükümdar" anlayışı görülmekteydi. Fakat Moğol "kut" anlayışı ile Türk "kut" anlayışı arasında derin bir fark bulunmaktaydı. Türklerde hükümdara verilen kut daha çok bir sorumluluk iken Moğollarda bu algı bir ikrama dönüşmüştü. Yani Moğol hükümdarına "Tanrı" yeryüzünün tamamını hediye etmişti. Bu algı bir manada Moğol yayılmacılığının da temelini oluşturmaktadır. Moğolların şamanlığı kehanetler, batıl inançlar ve büyü ve mistik gizemli öğretilerle doluydu. Moğollar, hükümdarlarına yağmur yağdırmak güneş açtırmak gibi doğaüstü güçlerin de verildiğine inanmaktaydılar. Tuluy'a izafen 1230 Temmuz'unda Moğol ordusunun Kuzey Çin'de düşmüş olduğu tehlikeli durumdan bu şekilde kurtulmuş olduklarına inanıyordu. Moğollarda, bağırsaklar, aşık kemikleri, demir ve tahta çubuklar, oklar ve yaylar hayvan bağırsakları ile kehanetlerde bulunmak çok yaygındır. Bunun yanında rüya yorumculuğundan da geleceği görürlerdi. Yine Moğol Şamanları yaygın olarak yıldız falı ile de ilgilenirlerdi. İlhanlı hakimiyetinde astronomi faaliyetlerinin bu kadar desteklenmesinin altında yıldız falına verilen önemin kuşkusuz büyük rolü olmuştu. Moğollarda yıldırım isabet eden eşya, yıldırım çarpan evlerden çıkan kimseler, yıldırım isabet eden sürü iki ateş arasından geçirilmek suretiyle temizlenirdi. Bu kişi ve eşyalarda dokuz ay süreyle ordudan uzak tutulurdu. Moğollarda şaman inancının bir yansıması olarak katı yasakların da olduğu görülmektedir. Moğollar suyu çok kutsal görürlerdi ve insanın onu kirletmesinin büyük uğursuzluk getireceğine inanırlardı. Bu amaçla suya girmek ve su da çamaşır yıkamak kesinlikle yasaktı. Özellikle Şamanlığın bu yasağı ilk dönemlerde Moğol hakimiyeti altındaki Müslümanlara ciddi sıkıntılar yaratmıştı. Ateşe dokunmak da Moğol inancının temel yasaklarındandı. Dolayısıyla demir kaplardan bıçakla yemek yemezlerdi. Yavru kuşların yakalanması ve öldürülmesi de yasaktı. Bozkır hayatının en önemli unsuru olan atları vurmak da yine uğursuzluk getireceğine inanılan başka bir şeydi. Günlük hayatı aksatacak yanları olan bu Şaman inançlarına karşı Moğollar çok hassastılar ve buna uymayanların cezaları da çok sertti. Moğolların yayılması büyük bir dünya imparatorluğuna dönüştüğünde bu inançları değişik sorunları da beraberinde getirmişti. Farklı inanç ve kültürlerin üzerinde hakimiyet kurduktan sonra her ne kadar onların inançlarını değiştirmeye yönelik bir zorlamada bulunmamışlarsa da kendi inançlarının yasaklarını genel toplum kuralları olarak belirleyip yönettikleri coğrafyalarda da bunu uygulamaya çalışmışlardı. Bu uygulamalar ciddi sıkıntılara da yol açmıştı. Moğollar bu sorunlarla çok erken tarihlerde yüzleşmişti. En büyük sıkıntıyı ise Müslüman kesim yaşamaktaydı. Çünkü Müslümanlar abdest alamaz hale gelmişlerdi. İmparatorluğun ikinci hükümdarı olan Ögedey hükümet yetkilileri toprakları sorunsuz yönetebilmek adına bu uygulamada bir farklılık yaratılması gerektiğini Şaman olmayan unsurlarda bunların gözetilmemesi gerektiğini kavramıştı. Bunun neticesinde bu uygulamalardaki takibat Şaman olmayanlarda gevşetilmeye başlandı. Şamanlık, Moğolların bir dönem mensup olduğu bir inanç olmanın çok ötesinde Moğol geleneklerini kültürünü şekillendiren temel unsurdu. Moğollar başka inançlara geçtikten sonrada yönetim anlayışlarında toplum yapılarında kültürlerinde ve gündelik yaşamlarında şamanlığın derin izleri ve biçimlendirici gücü görülmeye devam etmiştir. İmparatorluğun temel meşruiyetini ve yönetim esaslarını belirleyen "yasa" şaman kültürü altında oluşturulmuştu.
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.