Babaya Mektup Çocukken, seninle göruş birliği içinde kendimi suçlardım
çünkü sinagoğa yeterince gitmez, oruç tutmazdım
vs. Bununla kendime değil, sana haksızlık yaptığımı sanardım ve her zaman hazırda bekleyen suçluluk bilinci
içimi kemirirdi.
Sonraları genç bir insan olarak, senin Yahudilik
le ilgili sahip olduğun o hiçlikle, aynı hiçliği uygulama
konusunda (senin deyiminle hiç değilse dine saygıdan)
çaba harcamadığım için beni nasıl suçlayabildiğini anlayamıyordum. Seninki gerçekten de görebildiğim kadarıyla
hiçlikti, bir eğlenceydi, eğlence bile değildi. Yılda
dört kez sinagoğa giderdin, orada işi ciddiye alanlara
değil, kayıtsızlara az da olsa yakın olurdun, duaları for-
malite gereği sabırla tamamlardın, dua kitabında o sı-
rada okunan yeri bana gösterebilmenle beni şaşırtırdın
bazen; bunun dışında yeter ki sinagoğa gitmiş olayım
(esas mesele buydu) istediğim yere kaçıp sokulmama izin
verirdin. Böylece orada onca saati esneyerek ve uyukla-
yarak geçirir (sanırım sonraları yalnızca dans kursunda
bu denli sıkılmıştım) ve oradaki birkaç küçük değişik-
likle olabildiğince eğlenmeye çalışırdım; bu örneğin Ahit
Sandığı'nın açılmasıydı, bana lunaparklardaki atış ku-
lübelerini anımsatırdı, siyah alana ateş edildiğinde bir
sandığın kapağı açılır, ama içinden her zaman ilginç bir
şey çıkardı, buradaysa başsız eski bebekler olurdu hep.*
Öte yandan çok ürkerdim orada, elbette ki yakın tema-
sa girdiğim bir sürü insandan korktuğum gibi değildi bu
yalnızca, bana bir gün laf arasında benim de Tevrat'tan
okumaya çağrılabileceğimi söylediğin için ürkerdim.
Franz Kafka
Sevgili okurlar Kafkadan aldığım bu sayfada babasnın nasıl formalite din işi yaptığı ve kendisine aşıladığını anlatıyor ve burada altını çizmek isterim hangı din olursa olsun insan denen varlık tamamen gösterişten ibarettir ki kanıtı da üsttedir :). İyi okumalar dilerim okurlar...
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.