Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

415 syf.
8/10 puan verdi
Huzursuzluğun Romanı: Huzur. Tanpınar okumak kültür, edebiyat, tarih, musiki, felsefe, psikoloji tüm bilimleri okumak demektir. Hayatımda okuduğum en katmanlı kitaplardan biri oldu. Tanpınar şiir susma işidir, o yüzden tüm sustuklarımı romanlarımda yazdım demiştir. Ama ne yazmak... Roman huzursuzluğun romanı. Dört bölümden oluşur: İhsan, Nuran, Suat, Mümtaz. Bu ana karakterler hepsi kendi içinde huzursuz. İhsan burada bilge adam (Yahya Kemal),Mümtaz ise Tanpınar’ın kendisi olma ihtimali yüksek.Suat, hiçliğin yollarında kaybolmuş bir garplı. Nuran ise doğu batı arasında; evlilik ve boşanma ,geleneksel ile yeni arasında kaybolmuş bir karakter. Mümtaz’ın onu tasvir ettiği satırlar da ayrıca şairane orayı söylemeden geçemeyeceğim. Özellikle; “Bu olgun, zarif, güzel kadında, güneşin öz bahçesi imiş gibi baştan başa aydınlık ve füsun olan bir taraf vardı.” “Nuran’ın sessiz gülüşünün kendisine uzaktan gösterdiği altın meyveye doğru içinden bir şey kayıyordu. Garip bir gülüştü bu. İnsan farkında olmadan ona cevap veriyor, kendi içinde bu gülüşün bir ağaç gibi büyüdüğünü, çiçek açtığını duyuyordu”. Olay aslında belki birkaç sayfada bitebilirdi ama İstanbul ve dönemin ultrasonunun çekildiği bölümleri okuyoruz. Romanın başında henüz başlamamış olan savaş, bir dekor olarak arka fonda durur. Perdeler aralanıp bırakılır. Bu imge Nuran’ın gidişi, Suad’ın ölümü ve Mümtaz’ın deliliğiyle birlikte kitabın sonuna kadar kullanılır. Ve sonunda radyodan bir anons yayılır: “harp başladı” Karakterlerin harbi biter, dünyanın harbi başlar. Roman boyunca İstanbul sokaklarında geziyorsunuz. Boğazdaki eski lüfer avlarından, korulardan, İstanbul ormanlarından bahseder. Emirgan’da, Beykoz’da, Çengelköy’de ve Bayezıt’ta bulursunuz kendinizi. Kitabın ikinci olarak sevdiğim kısmı ise Sahaflar güzellemesi. Mümtaz için yazılan yerler: O bu yolu öteden beri severdi. Bayezıt Camii’nin yan tarafında, büyük kestanenin altında güvercinleri seyretmek, sahaflar içinde kitap karıştırmak, tanıdığı kitapçılarla konuşmak, sıcak günden ve sert aydınlıktan çarşının birdenbire insanı kavrayan loşluğuna ve serinliğine girmek, bu serinliği çok arızî bir hâl gibi teninde duya duya yürümek hoşuna giderdi. Kendimi bulduğum güzel mısralardı. Kitabın içeriği her anlamda dolu ama dilde dil ummanından seçilmiş, dil işçiliğiyle işlenmiş ve sayfalara döşenmiştir. Tanpınar’ın beste yapar gibi cümle kurduğunu da söyleyebiliriz. Romanda Nuran’ın Mümtaz’ı bırakmasına bir türlü anlam veremedim. Aramıza bir ölü girdi dedi ve aşkı orada sonlandırdı. Suat romana girdiğinden beri bunu hissettirdi. Mümtaz’ı bırakacağını sezdik. Mümtaz’ ın daha cesaretli olması gerektiğini düşünenlerdenim.Sürekli bir melankolik bir tavır içindeydi. Onun için yazılan satırlar da çok güzel ahenkliydi. Altını çizdiğim yerler şu şekilde; “O vakit ayrılığın dünyası başlardı; her şeyi kendisine yabancı bulan, kendisini sonsuz bir gurbette duyan insanın, belkemiği yalnızlıktan ürperen, kadınsız erkeğin dünyası. Bir yığın iç parçalayıcı yokluktan ibaret bir dünya idi bu. Hep böyle oluyor, çoktan beri iç içe odalarda yaşıyor gibi, birinden öbürüne geçiyordu.” - Benim kafamdaki ölülere gelince, onlar benim kadar sende de mevcut şeyler. Asıl hazini nedir bilir misin? Onların tek sahibi bizleriz. Onlara hayatımızda bir pay vermezsek tek yaşama haklarını kaybedecekler… Aşk romanı değil huzur romanı hiç değil. Efsane cümleler, satırlar hece hece okunması gerektiğini düşünüyorum. Tanpınar okumanın insana entellektüel şahsiyet kültür kazandırdığına inanıyorum. Şifa olması dileğiyle…
Huzur
Huzur
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201916,3bin okunma
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.