Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İnsan (Allah'tan) hayır (mal-mülk vs.) istemekten usanmaz (her şeyinin olmasını ister). Ancak kendisine bir kötülük (bir sıkıntı) dokunursa hemen karamsar olur, (Allah'ın rahmetinden) ümidi keser. Andolsun ki başına gelen bir felaket, bir sıkıntıdan sonra, ona tarafımızdan bir rahmet (ve refah) tattırırsak: "Mutlaka bu benim hakkımdır. (Ben) kıyametin kopacağını (filan) da sanmıyorum. Andolsun ki eğer (o müslümanların dediği gibi kopsa da) Rabbime döndürülsem bile, hiç şüphesiz benim için O'nun yanında elbet daha güzeli vardır." der. Fakat andolsun ki inkâr edenlere yaptıklarını kesinlikle haber vereceğiz ve mutlaka onlara en ağır azabı tattıracağız. İnsana nimet verdiğimiz zaman, (buna rağmen şükürden, ibadet ve itaatten yüz çevirir, büyüklük taslayıp uzaklaşırlar. Kendisine bir şer dokunduğu zaman da artık o, uzun uzun yakarır durur. (Resülüm!) De ki: "Söyleyin bana eğer o (Kur'an) Allah katından ise ve ardından siz de onu inkar etmişseniz, (böyle haktan) uzak bir ayrılığa düşen o kimseden daha sapık kim olabilir? İleride onlara, gerek ufuklarda (dünya ülkelerinde/dış dünyalarında) gerek kendi içlerinde (ve iç dünyalarında) âyetlerimizi göstereceğiz. Nihayet o (Kur'an'ın hak olduğu açıkça ortaya çıkacaktır. Rabbinin her şeye hakkıyla şahit olması kafi değil mi? Fussilet 49-53
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.