Atatürk’ün sağlığında yazılmış ve hayatını anlatan biyografi tarzında yazılan kitap, tarihi yanlışlıklar ve kendine özgü romansal havası ile karşımıza çıkıyor. İçerik olarak pek biyografi olarak nitelendirilmesi mümkün olmayan kitabın, Atatürk bizzat çevirisini yaptırıp kendisine okutmuş ve yapılan yanlışlıklara cevaplar vermiştir.. Kitabın sonlarına doğru bu cevapları da görüyorsunuz. Kitabın içinde özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün oda arkadaşıymış gibi belirttiği iftiralara gelince pek bir şey söyleme gereği hissetmiyorum. Yazarın İngiliz Askeri Ateşe Yardımcısı olması iftira atması için gayet geçerli bir neden.
Kitabı okurken küllerinden yeniden doğan bir milletin ve buna liderlik eden, çağının çok ilerisinde bir insanın yaptıklarını bir yabancı gözünden görmek takdir edilesi bir mutluluğa sevk etti beni. Olayları tarihsel bir sırada ve başkahramanı olan Atatürk’ün yaşamından görerek milli mücadeleye tanık olurken dönemin atmosferine dalıyoruz. Bir milletin bağımsızlığını kazanırken verdiği savaşları ve yapılan stratejik noktalara değinen, tüm riskleri kendi bünyesinde alan bir insanın bir askerden ülkenin kurucusu olmasına tanıklık ediyoruz.
Tarih yazan bir milletin onca savaş ve yıkımdan sonra kazandığı zaferi Cumhuriyet ile taçlandıran, hiç durmadan ilerlemeye devam eden bir Türkiye meydana getirmeye çalışan Mustafa Kemal Atatürk’e şükranlarımı sunuyorum.