Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kimi zaman Tanrı'yla boğuşmak gerek. Her insan, bir an geliyor, yaşamında bir tragedyanın ortaya çıktığını görüyordu; bu, bir kentin yıkılması, bir çocuğun ölümü, kanıt gösterilmeden yapılan bir suçlama, onu yaşamı boyunca sakat bırakacak bir hastalık olabiliyordu. İşte o anda, Tanrı onu Kendisiyle boy ölçüşmeye ve sorduğu soruya cevap vermeye çağırıyordu: "Bu kadar kısa ve acılarla dolu bir yaşama neden böylesine asılıp duruyorsun? Verdiğin bu savaşımın anlamı ne?" Bu sorunun cevabını veremeyenler, baş eğiyordu. Ama varlığına bir anlam vermeye çalışanlar, Tanrı'nın adaletsiz olduğunu düşünüp yazgısına başkaldırıyordu. İşte bu durumda, Göklerden bir başka ateş iniyordu yeryüzüne, öldüren değil, eski duvarları yıkarak her insana gerçek yeteneklerini sunan ateş. Korkaklar, bu ateşin gönüllerini sarmasına hiçbir zaman izin vermiyordu onların tek isteği, durumun en kısa sürede eskiye dönmesiydi; böylelikle eskiden olduğu gibi yaşamayı ve düşünmeyi sürdürebileceklerdi. Buna karşılık, yürekli olanlar, eskimiş, aşılmış olan her şeyi ateşe veriyor ve büyük iç acılar çekme pahasına her şeyi terk edebiliyorlar -Tanrı'yı bile- ve ilerlemeyi sürdürüyorlardı. "Yürekli olanlar, her zaman inatçıdır." Tanrı, göklerde hoşnutlukla gülümsedi: O'nun istediği buydu; her insanın, kendi yaşamının sorumluluğunu kendi eline alması. Sonuçta, oğullarını bağışların en büyüğü ile donatmıştı: Seçim yapabilme ve kendi eylemlerine karar verebilme yeteneği. Yalnızca bu kutsal ateşle yanmış erkekler ve kadınlar, O'na meydan okuyacak yüreğe sahipti. Ve yalnızca onlar, kendilerini O'nun sevgisine geri döndürecek yolu biliyorlardı, çünkü başlarına gelen tragedyanın bir cezalandırma değil, bir meydan okuma, bir sınav olduğunu sonunda anlıyorlardı.
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.